Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Dualite ve Geçiş Zamanları

By | Leave a Comment
ŞİMDİ EKRANLARINIZI İKİYE BÖLÜN!

Bir tarafına hayatınızda en sevdiğiniz, uğrunda ölebileceğiniz kişiyi koyun. Öbür tarafına da en sevmediğiniz, varsa nefret ettiğiniz, en katlanamadığınız kişiyi koyun. Dualite size kendinizi anlatmak için bu şekilde çalışır. Dualite bir eğitim/öğretim biçimidir ve bu dünyada iyi-kötü, acı-mutlu, haklı-haksız, doğru-yanlış ayrışma ve kutuplaşmasının nedenidir. Dünya'dan dualite bir çırpıda kalkabilseydi ve sizler bir anda kendinizi yükselmiş, beşinci boyut insan varlıkları olarak bulabilseydiniz bu iki ayrı ve ters kutuplu ekran; biri canınız ciğeriniz, diğeri en azılı düşmanınız birleşirdi ve siz daha önce göremediğiniz en güzel renkler içinde kendinizi görürdünüz. Nefret ettiğiniz insanı en yoğun sevgi ya da aşk olarak tanımladığınız duygudan bile yoğun şekilde sevmektesiniz. Bunu kanıtlamanın bir yolu var. Bunun için dualite dışına çıkmalısınız. Dualite dışına çıkmanın ise iki yolu vardır. Bu bedenle insan varlığınız olarak yükselmek ya da ölmek. Ölüp bedeni terk ettiğinizde ve sadece ruhsal bir beden olarak kaldığınızda asıl varlığınız ve tüm olan biteni bilirsiniz. Tüm varoluşa tanrısal göz ve bilinçten bakabilirsiniz. Ancak yükselmeden bedeni terk ederseniz yeniden dualiteli bir yaşamda hayat bulacaksınız. Dualiteye yeniden doğduğunuzda herşey yeniden unutulmuş/saklanmış olacaktır. 


Yükselmiş bir varoluş boyutunda dualite hüküm sürmez. Herşey koşulsuz, şartsız ve yargılanmaksızın, eleştirilmeksizin olmaktadır. Olaylar varlığın sonsuz ihitmalleri ve kişiler de tanrının sonsuz yansımlarından biri olarak kabul edilir. Bazı insanlar bu zamanlarda dünya ve topluma uyum ile ilgili ciddi sıkıntılar yaşamaktalar. Kafalar dağınık, motivasyon zayıf, uykular düzensiz. Çünkü bilinç seviyesi çok daha medeni, adil, ahenk ve huzur dolu bir yaşayışı gerektirirken ruhlar bu 3. boyut bedenlerine sıkışmış halde halâ kaos dolu dünyaya uyum halinde olmak ve bu sistemin gerektirdiklerini yapmak zorundadırlar.

Soruyorlar...

  • Yeni çağda kötü niyet, karanlık olmayacak mı? Sorunlar, yanlışlar olmayacak mı?
  • Neden hem iyi hem karanlık insanlar var? Neden hem zorla uyum sağlayıp acı çekenler, hem en karanlık halleriyle olağanüstü konforla yaşayanlar var?

Çünkü hala geçiş aşamasındayız. Hala dualite ile çalışmaktayız. Bazı insanlar en yakınlarıyla bile ayrışmalar yaşayacaklar. Geçiş bittiğinde, beşinci boyut dünyası böyle kutuplu olmayacaktır. Bilinç seviyenize uygun varoluş boyutlarında yaşarsınız. Ancak bir boyuttan diğerine geçiş tamamlanana kadar bir üst boyutun tam deneyimini yaşayamazsınız. Bu nedenle dualite kısa bir süre daha geçerli olacaktır.


Yeni çağda, varoluş boyutu yükseldiğinde artık iki farklı kutupta insan aynı anda aynı dünyada aynı hayatı paylaşamayacak. Yükselmeyip 3. boyut deneyimine devam etmek isteyen ruhlar kendi bilinç seviyelerine uygun düzende devam edecekler. Bu dünyada başka bir boyutta olabilir ya da başka bir gezegende olabilir. Şu anda burada bizlerle birlikte varolan ancak bizim duyu ve farkındalık kapsamımız dışında olan başka alemler vardır. Hiçbir şey görüp, duyduğunuz ya da hissettiğinizle sınırlı değildir. İçinde bulunduğunuz insan bedeninin izin verdiği ve yettiği ölçüde, kendi maddi boyutunuzda yaşamaktasınız. Yükselmeyi tercih eden ruhlar bu bedenleri ve DNAlarındaki değişikliklerle de beraber madde varlıkları ile ruhsal varlıkları arasındaki iletişim ve etkileşim sınırlarını ciddi anlamda kaldıracak toplum tabiriyle bir nevi "insan meleklere" dönüşeceklerdir. Tam geçiş gerçekleştikten sonra 3.boyut ve 5.boyut insanı aynı alemi, aynı sorunlarla dolu, kaos ve art niyetli düzeni paylaşamaz. Bir üst varoluş boyutunun kendine özgü sorumluluk, yaşam tarzı, sosyal yapısı ve görevleri olacaktır. Dünya, evrendeki diğer bilinçli yaşam formlarıyla da etkileşim halinde olan galaktik bir medeniyete bürünecektir.

  • Dünya neden yükseliyor? Bu nasıl başladı?
  • Kıyametle herşeyin biteceğine inananlara ne diyorsun?
Varlıklar her saniye düşünceleri, bu düşüncelerin niyeti ve bunların içtenliği nispetinde enerjiyi evrene yayarlar. Pek çok ruhun benzer niyet, arzu ve beklentileri, hatta hayata sorguları kolektif daha güçlü bir enerji alanı oluşturur. İşte bu etki, yardımı çağıran, gözleri, kulakları, hisleri daha çok açan bir cevapla döner. Gezegenin doğası herşeyin her zaman farkındadır ve bunlarla etkileşme halindedir. O da canlı ve ruh sahibidir. Bir avuç insanın iyi niyet, aydınlık ve farkındalığı binlerce olumsuz insanın niyetine bedeldir. Dünya bu nedenle yükselmek için gerekli eşiği tamamlamış ve gezegen de yüksek varoluş boyutunu destekleyecek yeni doğasını oluşturmaya başlamıştır. Küresel olarak siyasette, özel hayatlarda, ekonomi-finans işlerinde, güç dengelerinde, neredeyse her alanda yaşanan kaos bunun göstergesidir. Gezegen yeni doğasını, yeni kurallarını, yeni dengeleri ayarlıyor. Özetle, yeterli sayıda insan bedenli ruh, bunu istemiş ve bu senaryoyu yazmıştır. İlahi plân da şimdi bu senaryoyu gerçekleştirmektedir. Dünya'da sandığınızdan daha çok ışık, sevgi ve iyilik var.

  • Geçmişten gelen sorunlar ne olacak?

Bakınız örneğin kirlilik gibi sorunlar, enerji, açlık, hastalık ya da para gibi sorunlar zaten çözümü olan sorunlardır. Bunlarla başa çıkabilecek gerek bilgi, gerekse de teknoloji zaten mevcuttur. Sorunlu olan unsurlar özellikle bu şekilde yönlendirilmiş unsurlardır. Sorun olan yerde maddi bir kazanç, ruhsal aşındırma yani benlik sömürüsü ya da başka bir çıkarı örtme vardır.  Bu nedenle esas sorun dünyaya karanlıkla hükmeden ve yönetenlerin çözüm, teknik, örgütlenme ya da buluşların önünü kesmeleridir. Ancak dünya ve dünya-dışı yükselmiş medeniyetler çağrılara cevap vermiştir ve düzen çökmektedir. Ancak ve ancak çöken düzeni takiben ve karanlık yönetenler hükümsüz kaldığında yeni bir sistem önerilebilir ve bunu yapanlar güvende olabilir.
  • Üst boyutlara geçişi varolan bedenlerimizle yapamayacak mıyız?
Varolan bedenle geçebileceğiz. Bizler bir nevi bazı özellikleri devre dışı bırakılmış GDO'lu bedenleriz. DNA'mızın 100 yıllardır 2 sarmallı olduğundan bahsedilirken son yıllarda yeni sarmallar bulunuyor ancak bir açıklama getirilemiyor. DNA'larımız kendini yeniden yapılandırıyor. DNA sanıldığından çok daha önemlidir. DNA ruh ile madde beden arasında iletişimi sağlar. Kısıtlanmış, bozulmuş DNA yüzünden bizler korkup yönetilebilir, ruhani yönünden soyutlanmış ve düşük bilinçli varlıklar oluruz. Bu yüzden sürekli büyüklüğümüzü ve kozmik, evrensel varlıklar olduğumuzı hatırlatıyorum. Bizi yalnızlaştıran, küçülten ve bu bozuk, sorunlarla dolu köle toplum dünyasına götüren neden işte bu ruhsallığın, asıl varlığımızın unutturulmasıdır. Son yıllarda bedenlerimizde olan şey bu kısıtın kalkması ve madde bedenin öz benliğimizle yeniden birleşmesidir. Bu bildiğiniz bedenin en mükemmelleşmiş haliyle yükselmiş olacağız. Bu pek çok şeyi etkileyecek. Ben gözlüklerimden, felçli felcinden, kanserli kanserinden kurtulacak. Tümüyle yan etkisiz yeni çağ teknolojileriyle hastalıkların biteceği ve yeni bedenlerin orijinal hallerine dönüşerek hem de yaşlanmadan kalacağı bildirilmektedir. Bedenlerimiz halihazırda, her bir hücremizde kusursuz karbon kopyamızı taşımaktadır. (Bu soruyu Selma A. sordu. Teşekkür ederiz.)



İlave soruları en sağdaki e-posta kuklasından siz de bana sorabilirsiniz. 
Böylece konuyla ilgili önemli soruları ve açıklamaları bu yazıya ilave ederim.



Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

0 yorum: