Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Dualiteyi anlamak

By | Leave a Comment
İşimin en büyük parçası mimari ve iç mimari görselleştirme yapmak. Bu yüzden ışık-gölge, fotoğrafçılık, renk ve dokular ile onları 3D görselleştirmelerde en iyi ve doğru şekilde göstermek benim için çok önemlidir. Sürekli gerçek numuneler ile çalışır, ekranda ve kağıtta bunu en doğru şekilde ifade etmeye ve gerçeğiyle tutturmaya çalışırız. Birazdan anlatacağımı anlamanız için size işimden bahsetmem gerekiyordu.

Geçen hafta kabus gibi, çok yoğun bir haftaydı benim için. Tüm o yoğunluk ve yorgunluk arasında, ofisteki görevimin en rutin parçalarından birini yerine getiriyordum ki flaş çaktı! Her şeyin açıklaması aslında olabilecek en basit şekliyle her günümüzde serpili vaziyette. Bilincimizin her anında. Ancak öyle basit ki farkedilmiyor. Büyük soruların oldukça basit cevapları olduğunu bilmem kaçıncı kez farkediyordum. Bu aynı, evinizin anahtarlarının elinizde olduğunu unutup, onu çantanın içinde aramaya benziyor. Bazen eve gelirken anahtarı elinizde hazırlarsınız. Sonra bunu unutup, çantayı iyice kavramak için onu avcunuza kapatır, tüm çantayı arar durursunuz.

İşlerin neden böyle yürüdüğünü bize anlatabilecek bir cevap tam da önümdeydi. Yaptığım şey bir rengin ne kadar renkli(doygun/sature) ya da ne kadar renksiz olduğunu anlamak için onu gri renk ile kıyaslamak idi. Çok koyu bir rengin tonunu ayırd etmek için onu siyahla yanyana getirmem gibiydi. Krem bir rengi bildiğim en beyaz materyal ile yanyana getirerek iyi anlamaya çalışmak gibiydi. Kıyaslıyordum, tüm yaptığım bu. Böylece uçlarda olan, tecrübeyle sabit ve daha kesin renkleri referans olarak kullanıp diğer rengi/tonu daha iyi anlamaya ve daha iyi uygulamaya çalışıyordum. Bu kadar basit! İşte... bir üçüncü boyut insan beyni bu şekilde, dualite ile çalışıyor. 

Şimdi bu karşılaştırmalı sistem aracılığıyla tüm algı, tepki ve tecrübelerimizi nasıl işlediğimizi anlayabiliyor musunuz? Nedeni ve yerine getirdiği hizmetiyle, bu kadar kısa ve öz, bu kadar basit. Realite boyutu düştükçe beyin daha karşılaştırmalı ve tecrübelere yönelik bir kayıt ve işleme sistemine gerek duyuyor. Bir şeyi anlamak için karşıt ya da benzer onunla ilişkili başka şeyleri karşılaştırmamız gerekiyor. Bu yüzden acı/keder ile mutluluk/sevinç bir arada. İyi-kötü, doğru-yanlış, haklı-haksız, zengin-fakir ilişkisi bu yüzden gerekli. Bu bir öğrenme metodu. Her boyutun kendine göre yasaları, koşul ve sınırları var ve üçüncü boyut varoluşunda bunlardan birisi dualitedir.

Bazen bir şeyleri bilirsiniz. Hem de anlarsınız bile. Ama bu elle tutmak gibiydi. Çözülmüş olan bir puzzle çerçevelenip duvara asılmadan, halâ "tamam" değildir. Siyah ya da beyaz, gri ya da renkli farketmez. Hiçbiri tek başına karanlığın ya da ışığın temsilcisi olmadığı gibi hepsi beraber ışığın araçlarıdır bizim için.

Sevgiyle...


Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

0 yorum: