Canlar, aşağıdaki yazı yorumlara cevap yazarken ortaya çıkmıştır. Ne kadar uzun olduğunu farkettikten sonra bunu bağımsız bir yazı olarak yayınlamayı ve bu tür yazılarımı da bundan sonra "soru-cevap" etiketi altında toplamayı uygun gördüm. Fayda görmeniz dileğiyle...
Sorular: Yazıyı okuyunca insana huzur veriyor ama sorularıma cevap bulamıyorum. 4. ve 5. boyutta insan ilişkileri ( dost, akraba, eş,çocuk vb) ne olacak? Ekonomi ne olacak ne üretip ne tüketeceğiz? Doğa ve diğer canlılar ne olacak? Fiziksel ihtiyaçlar ne olacak? Gözümüzü kapatıp, konsantre olarak elma dilemenin anlamı var mı? 4. ve 5. boyutlarda insan ne ister, ne arzu eder? Bu boyutlarda insanın yaşam amacı ne olabilir?
Ben kendi görüp hissettiklerimi aktarayım isterseniz.
İlişkiler devam edecektir ama insanların birbirleri hakkında beklentileri
olmayacaktır. Bu beklentisizlik kimsenin herhangi bir şey için baskı altında
hissedip istemediği rolleri oynamayacağı, manevi olarak tam özgür olacağı bir
dünya doğurur. Bu herkesi coşkulu ve mutlu kılar. Yapılacak iş ve görevler para
için yapılmayacağından ve hiçbir hayati fonksiyon için para gerekmeyeceğinden suç
ve stres ortadan kalkacaktır. Tüm çocuklara toplumun çocukları gibi davranılacaktır.
Anne baba kavramı çocuğu kontrol edip sahiplenmeden sıyrılacaktır. Çocuklar
toplumun içinde serbestçe ve eğlenerek öğreniyor, geziniyor olacaklardır.
Güvenlik ve tehlike kaygısı kalmaz. Tüm küçük bireylere toplumca göz kulak
olunur. Tüketim alışkanlıklarımız dramatik şekilde değişecektir. Et ve tüm
hayvan ürünlerini tüketme ihtiyacını bir kenara bırakın, o tadları arzulamaz
olabiliriz. Manevi zenginleşmemiz, gerek empati gelişimi yönünden gerek
duygusal yönlerden eti kendimize yaklaştırtmayacaktır. İnsan artık kendi keyfi,
zevki, hatta hayatta kalma kaygısı yüzünden bile bir başka türü hor görmeyi
kesinlikle istemeyecektir. Ya da bazı kitaplarda bahsi geçtiği gibi et tadı
veren farklı ürünler tüketilecektir.
Çok çok daha az yiyip, çok daha zinde, sağlıklı ve canlı
olacağız. Yediklerimiz işlem görmemiş, güneş ve toprakla olmuş besinler
olacaktır. Besinlerden kimyanın tamamen çıkışını, kozmetiğin, aşı ve ilaç
sektörünün tamamen bitişini görebiliyorum.
En çok gelen sorular; amacımız ne olacak, para olmayınca ne
için çalışacağız, ya da neyle meşgul olacağız gibidir. İnsanoğlu kendine
öğretilmiş düzeni en olağan ve doğru doğası gibi kabul etmiştir ve soruları da
bu kafadan sormaktadır. :) Bizler insanüstü varlıklarız. 3B'de Avatar filminden
farksız bir varoluş sistemi sözkonusudur. Vücudunuzdaki, toplumun yetiştirdiği
kişilik değilsiniz. Boyutlararası, kozmik ve ölümsüz varlıklarız. Asıl amacımız
bir 3B dünyada ev-iş-para üçgeninde binbir sıkıntı içinde doğduğumuz gibi ölüp
giderek, 100'lerce kez yeniden gelmek değildir. Amaç burada bir fark
yaratmaktır. Değişimi getirmektir. Bir 3B dünyayı etkilemenin tek yolu bir 3B
varlığa dönüşerek yukardan inmektir. Aksi halde buraya karışamazsınız,
unuttunuz mu? İşte biz de, Avatarlarımıza girdik ve buraya geldik. Bizler
Dünya'nın kollayıcılarıyız. Daha iyi anlatabilmek için çerçeveyi de verdikten
sonra son soruların cevaplarına geçeyim.
Nature Aliveby ~Valexina |
Daha büyük sorumluluklar ve küresel, evrensel, kozmik
görevlere atılmak! Şimdi üstün varlıkların bize yaptığı gibi biz de ışık
mücadelesi içindeki varlıklara rehberlik ve yardım da bulunabiliriz. Evreni
gezip, bilgi, kültür ve yaratımı öğrenebiliriz. Her yer bol miktarda sevinç,
coşku, tasarım ve her türden sanatla dolacaktır. Ekonomi olgusu tahmin ediyorum
ancak global kaynak ekonomisi olacaktır. Misal, sadece gezegenler/galaksiler
arası alışverişi yöneten bir ekonomi. Gündelik hayat ve vatandaş üstüne kurulu
ekonomi ASLA DEĞİL. Tüm Dünya, herşeyiyle insanındır. Hiçbir şey için hiçbir
şey ödemek zorunda değiliz. Doğa böyle ÇALIŞMAZ. Bu çağda ödeme, insan ve Dünya
hayrına hizmet olacaktır. Daha iyi bir Dünya için, O'nun temizliği, doğal
zenginliği ve güzelliği için bitmez çalışmaların parçası olacağız. Bol seyahat
görünüyor. Tüm Dünya özgürce dolaşmak için bizim olacak. Dahası evren de. Bunu
bilgi birikimi ve hizmet içn kullanacağız. İnsanlık kaynaşacak. Ruhsal olarak
çok geri kalmış ve hiç mantığını esnetemeyen, yeni vizyonu kaldıramayacak kadar
sert milliyetçi ya da dini bağlantıları olanlar hariç, hiçbir halkın birbiriyle
şu anda bile problemi olduğuna inanmıyorum. Problemleri yaratan halkarı sözde temsil
eden devletlerdir. Devletler (hatta ve hatta) aralarında anlaşarak savaşları
çıkarır ve ekonomiyi döndürürler. Ya da hastalığı çıkarır ve ilaçlarını
satarlar. Besinlerle şişirir ve kozmetiklerini, kişisel bakım tuzaklarını
satarlar. Devletler biz değiliz. Bizim birbirimizle problemimiz yok. Tüm Dünya
kucaklaşmaya hazırdır. Bunu kaldıramayanlar sessizce yok olacak.
Kilit ipucu
şudur. Kendinize tüm toplumsal şartlanmalardan koparak şu soruyu sorun:
"Ben neye layığım, nasıl bir ömür sürmek isterim?"
Yaptığınız en iyi ve en zevk aldığınız işi özgürce
yapacaksınız!
Şimdilik bunlarla yetinmek istiyorum.
Sevgiler...
Akaşa Yayınları
YanıtlaSilSteve Rother & Grup
"So I'm God,Now What?-türkçeye çevrilmiş başlığı:"Tanrı Çağı" ve"Hatırla" adlı kitapları okumanızı tavsiye ederim.
5.boyuta yükselmiş insanların ve dünyada ne ve nasıl yapabileceğine dair yolgösteren ,içgörümüze ışık tutan ,benim çok faydasını gördüğüm kitaplar.Tam da bu sorulara uygun yanıtlar içeriyor.
Sevgiler
İki kitabı da inceledim. Tam benlik. İkisini de listeme aldım. Teşekkür ederim.
SilKanal bilgilerini ya da bu konu üzerine yazılmış kitapları okuduğunuzda diğer boyutlarda diğer dünyalarda anlatılan yaşam buradaki perspektiften bakınca orada öyle olmasa da yavan geliyor. Bunun en büyük nedenide oradaki farkındalık ve uyanıklık ve biliyor olmak sanırım. Unutmuş ya da bilmiyor bizi özgür kılıyor. Bu nedenle gözlerimizi açmak istemiyoruz. Düşüş bize bunu anlatıyor belkide. Her ne kadar acı olsada dünya hayatını seviyoruz. Çünkü özgün. Sinema var, müzik var, bağımlılıklar ve fetişler var. Kendimizden saklanabiliyoruz. Aslında hepimiz acısız ama 3. boyut bir hayatı arzuluyoruz ve belkide 4. boyut budur. Tüm bu anlatılanlar ne kadar hayal ürünü ne kadar gerçek, gerçeğimiz ne kadar gerçek bunu bilmesekte tüm bu olan bitenin gerçek olduğunu varsayarak belkide 4. boyutta tüm bu sorularımızızn cevabını bulacağız. Keşfetmek, öğrenmek, yaratmak...
YanıtlaSilOradan konuşmak kolay tabi onlara:)
SilBilgiyi bilen koltuğunda rahat oturamaz.Dolayısıyla bilmediğin kadar özgür olursun.Şuurumuz açıldıkça ve daha yüksek titreşimlere uyumlandıkça bedenimizle onların yapamadığı şeyleri geçerli kılmaya başlıyoruz sanırım.Mesela çok sıkıştığında wc ye gidebilmek,uykun geldiğinde yatağının sıcaklığında uykuya dalabilmek...(Bazen onlara nispet yapıyorum ;bizi buarada bıraktınız tamam ama bunların güzelliğini hiçbir zaman anlayamayacaksınız diye ) Bunlar tamamen insansı ve onların anlayamayacağı şeyler gibi geliyor bana .Çoğu zaman yuvamı özlememe rağmen yine de burada tam şu anda olmaktan mutluyum.Yalnız olmadığımı bilerek üstelik
Evet aynı şeyleri hissediyorum zaman zaman. Özellikle film izlerken olağanüstü bir zevk alıyorum ve tarif edilemez bunun nedenini bilmiyorum. Ve kıskananlar çatlasın diyorum yukarıya dönerek emin olun. Bunu anlayamadıkları gibi bir hise kapılıyorum. Tüm varlığın 3B hayatı oldu tabi ama. Bazen düşünüyorum tüm bu realiteyi sona erdirme gücü elimde olsa sadece gerçek bir sinema keyfi için bile erteleyebilir ya da başka bir yol arayabilirdim. Yani bir şekilde dünyayı şu an olduğu haliyle ama daha az acılı ve savaşsız olarka korumanın bir yolu olsa diyorum tüm bu şeyler yok mu olacak. Eski eserleri koruyan bir müze gibi yada sit alanı ilan edilmiş bir yer gibi özgün bir yaşam olarak korunamaz mı? Tabi bilmiyoruz tüm o diğer dünyalardaki ve evrendeki hayatları. Ama şu da var eğer biz yaratıyorsak istediğimizi deneyimleyecek zamanımız ve mekanımız olmalı ve olacaktır. Dünyayla ilgili bunları düşünüyorsak 3. dünyada yada 4. dünyada bunları deneyimleyecek olmalıyız. Umarım hep birlikte keyifle ve neşeyle yaşanabilen bir hayatı hep birlikte deneyimleriz.
SilAma bazen de Pleidaste kitaplık kartı olmakla ilgili anlatılanları düşünüyorum da, bu bizim onlar için gözümüzden görmek ve anlamak anlamınamı geliyor diye, yani dünyaya bizim gözümüzden ve duygularımızdan bakabilmek için onlara penceremi açıyoruz acaba diye düşünmeden edemiyorum. Kitaplık kartı olmak bu mu?
Birde o 4. ve 5. boyutlarla ilgili anlatılanlar istediğiniz her şey olacak muhabbeti. Dünyanın tüm sinema kitaplığının, kitaplarının ve her şeyin olduğu güzel bir yer düşlüyorum ama sonra düşünüyorum şu an taşıdığım bilinç olmazsa bunların bir anlamı olacak mı?
Ben bu konuda son günlerde biraz farklı düşünmeye başladım. Şu anda Dünyada yaşadığımız biçimiyle 3. boyutu deneyimlememiş bir varlık ile deneyimlemiş bir varlığın 4. ve 5. boyut deneyimi aynı olabilir mi? Bizler 4. ve 5. boyuta geçtiğimizde buradaki bilincimiz, yaşantılarımız insan ruhunu zenginleştiren ve yücelten deneyimlerimizin 4. ve 5. boyutlarda da yer alacağını düşünüyorum. Burada kazandığımız deneyimlerle 4. ve 5. boyutlardaki yaşama kurallarını sentezleyemez miyiz? Örneğin, orada da bir film yaratabiliriz. Burda kazandığımız deneyimlerle orada düşünce gücüyle yaratacaklarımızla sanatsal eserler oluşturabiliriz. Bu yaratım sürecinde sadece 3. boyuta özgü sınırlamalar ve engeller ortadan kalkacaktır ama bu yaratımın verdiği hazda, yaratılmış bir eseri izlemenin verdiği hazda bir değişme olmayacağını düşünüyorum.
SilSevgiyle...
Kasyopyalılara 6. boyutta dalga üzerinde eğlenip eğlenmedikleri sorulduğunda siz aşağıda 3. boyutta eğleniyor musunuz diye cevap veriyorlar. Arabi "Herkes ihtiyaç sahibi doygun olan yok. Anarsam tek doygun olan anlarsın kimden söz ettiğimi" derken tüm varlığın ihtiyaç sahibi olduğunu söylüyor. Tüm varlık biri arıyor. Ama var oluş sorusuna doygun bir yanıt veremiyoruz. Bazen bir vecd halinde bir doygunluk bir huzur bulsakta, bazen tasavvuftaki fena benzeri ya da ölmeden ölmek benzeri bir halde tüm varlığı kaybediyoruz ve hiçlik benzeri bir hale giriyoruz. Belki daha az acılı ve daha zevkli ve eğlenceli olabilir. Burada üçüncü dünyada sahip olma arzusunu tattık. Ve birden ayrı olarak kendi olma, bireysel olmayı tattık. Her ne oluyorsa anladığım kadarıyla diğer boyutlarda da bir olmadan bir olmanın ne demek olduğunu anlayamayacağız sanırım. Bazen tamamen bir oyunun bir yazılımın içinde olduğumuzu düşünüyorum. Ama bunu düşündüğümde kendimi ordan çıkardığım gerçeklikte bundan farklı bir şey olmuyor.
YanıtlaSilİyi bir tırmanıcısınız ve hedefleriniz var. Dünyanın bütün yüksek tepelerine çıktınız. Himalayaya da çıktınız. Şimdi ne yapacaksınız. Kendinize daha yüksek bir tepemi arayacaksınız. Başka dünyalar mı? Yeni ve tırmanılması daha zor bir tepemi yaratacaksınız. Bunuda yaptınız. Doygunluğu arayışın sonu var mı?
Ama beni güdüleyen bir şeyler kaldıysa o da daha iyisini yaratabilme, yapabilme ve buna hizmet edebilme isteğidir. Kendi acısız evrenini ve oluşunu yaratmak, oluşu ve doğası kendi matematik ve fizik yasaları gereği, özgürce müdahale etmeksizin hiç bir varlığın hiç bir varlığı denetim altında tutamadığı bir evren ve dünya. Karanlık ve aydınlığın olduğu ama karanlığın daha az karanlık aydınlığın daha çok aydınlık ama yine de dengenin olduğu bir dünya ve evren. Ya da daha ölçülü ama özgür evrime imkan veren bir evren ve dünya. Ama düşünüyorumda aydınlık ve zıt eşdeğer karanlık olmasa varlık nasıl öğrenecek bu olabilir mi? Hem eşdeğer karanlık ve aydınlık ama bu dünyadaki bu acı eşiğinin olmayacağı bir dünya. Bu olabilir mi? İşte bu soruları buradan cevaplayamıyorum. Bir de her şeyi öğrenmek ve bilmek istiyorum. Hepsini hissetmek ve yaşamak. Dünyadaki bütün hayatları diğer dünyalardaki bütün hayatları. Hepsini birebir anlamak ve yaşamak istiyorum. Hepsini kendim gibi. Kendimden ayrı olmadan. Yani kendini başkasının yerine koymak dediğimizde koyamadığımız o hal var ya. Onun duygularıyla ve anlayışıyla oyken kendi kavrayışıma sahip olmak. Bir ağaç olarak ya da yanımdaki adam olarak. Bu da yine birliği hissetme arzusuna yakın bir arzu muhtemelen. Ve herşeyi bilmeyi isteme arzusu. Kendini bilme arzusu. Ben varmıyım. Ben benimi ve her şeyim ve hepsiyimi herşey ve hepsi olarak hissederek ve bilerek bilmek. Tüm bilinci hepsini tek tek aynı anda aynı şimdi de bilmek. Bu Big Bang se de buna değer sanırım... İşte bu yüzden 4 değildir belki aradığımız, birdir yedidir ve hepsidir. 4 başka bir basamak. Kaç üçüncü boyut, dördüncü boyut yaşamında öğrenirsek öğrenelim kendini ve oluşu ve biri bilmek arzusundan büyük arzusu yoktur varlığın. En azından ben böyle sanıyorum...
Varımı Bilmiyorum. İşte bütün mesele bu.
Tanrım ne güzel ve dolu yorumlar geliyor. Son paragrafınız çok etkileyici ve benim de bazı düşüncelerime tercüman olmuş. Bence Yaratıcı'yı da ifade etmişsiniz. Amaç "ol"mak. Bu yüzden sonsuz olasılık, sonsuz sorun ve çözümle birlikte bizi bu aleme serpiştirmiş. O da bizim aracılığımızla olmak ve deneyimlemek istiyor. Bütünü de birlikte oluşturuyoruz çünkü. Bu bakıştan ben de bunu çıkarırım hep. Teşekkürler.
SilBen teşekkür ederim tüm bu güzel enerjilerin burada toplanmasına kanal olduğunuz için.
SilAdına yorgunluk mu diyelim bilmiyorum ama o ilk çocukluğumdaki o bitmek tükenmek bilmeyen enerjimi, her gün güneşle kalkıp yeni bir oyun bulma isteğimi özlüyorum ve diyorum ki geri gelecek mi? Gelse de eskisi gibi ya da bir çocuk gibi mutlu ve umursamaz olabilecek miyim? Sanki hiç gelmeyecek gibi ama yinede tekrar tekrar düşündüğümde beni hayatta ve ayakta tutabilen bu arayışlar. 4. boyuta dair, mutlu, neşeli, amacı olan bir realite düşlemeye çalıştığımda işte bu yorgunluk geliyor ve onu böyle atıyorum sırtımdan. Başka türlü düşünüyorum ve dünyada, dünyaya dair, her istediğimi elde etmiş olsam bile doygun ve mutlu olabilir miyim diye ve biliyorum ki o doygunluk geçecek. Tabi yine de tatmak istiyoruz bazı şeyleri ama gerçeği aramak doyumsuz bir tad aramak gibi bir şey. İşte bu yüzden şimdi hayal edemediğim o 4. yoğunluğu güzel bir yer olarak düşleyip çocukluğumu özlediğim gibi özlüyorum. Ve umarım kavuşurum. Umarım hep birlikte oluruz. Ve birlikte öğreniriz, birlikte keşfederiz. Ve öyle olsun...
" Aslında hepimiz acısız ama 3. boyut bir hayatı arzuluyoruz ve belkide 4. boyut budur." Güzel bir cümle, hoşuma gitti
YanıtlaSil"Aslında hepimiz acısız ama 3. boyut bir hayatı arzuluyoruz ve belkide 4. boyut budur."
YanıtlaSilEvet, evet... Kendi adıma ben bunu istiyorum ve anladığım kadarıyla da öyle olacak gibi görünüyor bana... Ölümün, hastalığın,acının,esaretin,para köleliğinin,açlığın vb her türlü çilenin olmadığı, sadece hayattan keyif alınan bir dünya olmalı...
Kryon'nun boyutlar konusunda çok açıklayıcı bir örneği vardır."Bir çizgi karakter düşünün" der.Onun için sadece en ve boy mevcuttur yani iki boyut vardır.Siz yukarıdan ona her ne kadar seslenirseniz seslenin o sizi görmeyecektir.Belki sesinizi duyacaktır ama görmeyecektir çünkü onun için "derinlik" diye bir boyut algısı henüz şekillenmemiştir.
YanıtlaSilÜst boyuta ait bir denklemi alt boyuttan kendi deneyimlerinizle çıkarımını yaptığınız bir "sabit" ile çözmeye çalışırsanız üst boyutu kendi boyutunuz çerçevesine yerleştirerek anlamsız bir portre oluşturmuş olursunuz.Bütün bunların yanında içinde var olduğumuz boyutta aşmış olduğumuz seviyeler bir sonraki boyutun ne denli sonsuz ve geniş olabileceği öngörüsünü kazandırır bizlere.
3.boyuttu aşmak üzere olan bir uygarlık olmamıza rağmen sistem tarafından bizlere 3.boyutun diplerinde bir düşünce yapısı aşılanıyorsa biz bu öngörümüzle 4.boyutun çok uzağında bir varsayım yaparız bunu unutmayalım.
Evren sonsuzdur sevgili dostlar biliyorsunuz ve sonsuzluğunu her yeni boyut ile daha iyi idrak edip aslında bir önceki seviyede hiçbirşey bilmediğimizi farkedecez.Elektrik ne zaman keşfedildi ?ve o noktadan sonra bizler ne kadar yol katettik.Şu anki noktamızı elektrik keşfedilmeden önce yaşayan bir insana anlatabilirmisiniz?Peki ilkel insan bu günü görseydi ve tekrar eski zamanına ışınlansaydı bugünü nasıl anlatırdı...vs...vs...
Sevgiyle...
selamlar.. sevgili emre bloğunu 2 gündür farkettim ve takibe aldım.. çalışmalarını takdir ediyorum. güzel - cesaretli işler ;
YanıtlaSileklemek istediğim bazı şeyler var..
yeni çağda neler olacak sorusunu yanıtlamakta yardımcı olacağını düşünüyorum.. bundan önceki döngüde yine bir evrim sürecindeydik. lemurya (kıta mu) dönemi ve bize sağladıkları hakkında bilgiler vermek istiyorum..
dünyadaki canlıları ikiye ayırmamız gerekiyor. birincisi vahşi doğa ve hayvanlar - ikincisi evcil doğa ve hayvanlar.. siz hiç bir koyunun vahşi doğada yaşayabileceğini düşündünüzmü ? yada ineğin yada tavuğun.. malesef yaşayamazlar insanlar tarafından korunur ve üretilir.. aynı şey bitkiler içinde geçerlidir. bazı bitkileri sebzeleri ve meyveleri asla vahşi doğada bulamazsınız. domates - patlıcan gibi karpuz - elma gibi .. varsa bile bunlar yabani sebze ve meyvedir ve insan sağlığı açısından tehlikelidir. bunları söylüyorum gözlemlerimizi iyi yapmalıyız.. bizim beslendiğimiz hayvan ve bitkiler lemurya doneminde insanlar için geliştirilmiş canlı gıdalardır. bu güne kadar insan evrimi için gerekli olan gıdalardı...
günümüz gen bilimi de artık belli seviyeye gelmiştir. artık et üretimi bile bir ağaçta yetiştirilir gibi yetiştirilmesi amaçlanıyor ve bunun üzerine ciddi çalışmalar yapılıyor. yeni çağ bilgileri ile desteklendiğinde çok daha farklı gıda çeşitleri ile karşılaşmamız bize süpriz olmayacaktır..
yeni çağ bilimi düşündüğümüzden çok farklı gelişebilir. kuantum bilim dünyası bunun üzerine halen çok ciddi çalışmalar yapmaktadır. hedeflerinden biri de maddenin atomik yapısını değiştirerek kaynak elde etmek, hatta bir avuç kumu altına - bir büyük taşı ekmeğe dönüştürmek gibi. dünyada tüm canlılar için fazlasıyla kaynak mevcut. insanlarsadece sistemlerinden dışarıya çıkmakta zorlanıyorlar bunun adı ise ''ALIŞKANLIK''
Alışaknlık insanlara bir sistem ile verilmiştir.. Bu alışkanlıklar herşey olabilir.. mutluluk bile bir alışkanlığınız olabilir.
Bu durumu size iyi anlatabilmek için 3 sene önce yazdığım bir hikaye denemesini sizinle paylaşmak istiyorum. yazımda imla hataları düşük cümleler olabilir :) kusuruma bakmayın. hikayenin içeriği günümüz dünyasını ne şekilde sorgulamamız gerektiğini sanırım iyi anlatıyor.
hikayemin tamamı karakter sayısı yüzünden sığmadığı için linkini veriyorum ..
YanıtlaSilemre veya admin bloğunuzda paylaşıp bir önceki yazımın altında linkini verirseniz daha iyi olur kanaatindeyim.
http://www.facebook.com/note.php?note_id=440373191361
sevgiyle ve ışıkla kalın..
Emre ve admin olarak aynı kişileriz. Blog sahibi de olsam yorum yazılarının içeriğine müdahale imkanımız yok. Neyseki verdiğiniz linkten herkes açıp okuyabilir. Ben de okudum bu arada. Beğendim. Ama her ne kadar zaten bitmemiş bir hikaye olsa da daha ileri bir noktada ara verilmeliydi diye düşündüm. Yani eğer kestinizse kesim yeri ya da şekli beni biraz boşlukda bıraktı. Bir de dikkatimi çekti, insanların hikayenin devamı nasıl olmalı şeklinde fikirlerini almak istemişsiniz. Bence boşverin. Bu en önemli eleştirim. Bu sizin hikayeniz olsun. Damarı açmışsınız zaten. Gerisi gelir ve bu sizden gelmeli. Kritiklere önem verdiğiniz için bunları söyledim. Umarım yardımcı olmuştur.
SilYazınızı ben de okudum ve beğendim. Emre Beye katılıyorum, herkesin fikrini almayı boşverin. Bunun sonu gelmez ve bu arada sizin özgün fikirleriniz de kaybolabilir. İlhamı kendi içinizde arayın. Öykünün tamamlanmasını merakla bekliyorum.
SilKolay gelsin
"Ben neye layığım, nasıl bir ömür sürmek isterim?" Tanrı'nın yarattığı tüm güzellikleri yaşamaya layığım. Mutlu, sağlıklı, verimli ve üretken bir ömür sürmek isterim. Tanrının yarattığı güzelliklere güzellikler katmak isterim. İlham vermek isterim, çevremde fark yaratmak isterim.
YanıtlaSilemrenin de dediği gibi dolu dolu yazılar ne güzel. çok mutlu oldum. 4.5.6. boyutlarda ne olduğu yada olacağı konusunda bir fikrim yok. dna değişimi, rezonans artışı , manyetik alanın azalması. 3 günlük karanlık, kabal, reptillianlar ve diğerleri. bilmiyorum. bildiğim şey. ailemin beslediği ama her akşam bahçeye girdiğimde daha önce hiç bir insanda göremediğim, gözlerinden neden sonuç ilişkisi kurmadan koşulsuz sevgi akan 2 köpek. arkamda 27 günlük 10 tane civcinin sesleri. masmavi bir gökyüzü. ruhumun dişi karşılığı aşık olduğum eşim. içimde nedenini bilmediğim muhteşem bir mutluluk ve güven. bu mutluluğu baktığım her yerden fışkırıyor. her gece 01:30 da başlayan ve 2-3 kez uyandığım geceler. ve bundan dolayı yönlendirildiğim psikiyatri doktorum ve verdiği antideprasan hap. geçmeyen soğuk algınlığı gibi bir hastalık. plan yapmama, akışına bırakma ve bununla birlikte gelen huzur. aynı zamanda endişenin yok oluşu. bu gezegen çok ama çok güzel ve biz bu gezegende birbirimizi çok severek, eğlenerek, yaşayacağız. bir tane domates fidesini dikip, başına bişey gelmeden ondan bir tane domates almak için verdiğiniz çaba ve o domatesin olmasını seyretmeniz ve onu koparıp yemeniz ve onun vücudunuza sağladığı sağlık. bu büyük bir çaba ve mutluluk. kapital gözden bakarsan 5 para etmez. maddesel gözden bakarsan honda s2000 den alacağın zevk mi bahçe domates mi dersen s2000 daha cazip. bide iphone4s, bide müzik bam bam, yanlaya yanlaya geçen hayat. 5. boyuttada başkasını yetiştireceğiz. onu yiyeceğiz ve enerji verecek yarı eterik bedenimize. illa çok karışık komplex bir hayat arama manasız 5de 6da 8de. zorunda olmadıkları bir hayatı insan kafasında canlandıramıyor. binbir sıkıntıyla yaşadığı için sorunsuz bir yaşam sonsuz bir hayatı anlamak hissetmek kadar imkansız geliyor. aslında yaşamın 5i 8i 3ü farklı değil. fark o dünyayı yorumlayan zihin. reptillianlarda farklı heveslere dalmışlar nelerin peşinde koşturuyorlar. ama bize yardım eden dostlarımızın dünyası hissedişleri kullandığı kelimeler birlik sevgi kıvılcımları dolu ve bizi çekiyor. güzel bir dünya için yenileniyoruz. emre bu blog sahibi ve burda yazanlar birbirimizi düşünelim. bu yazıyı okuyunca aklınızda benimle ilgili düşünceler olacak. geçelim 5.ci boyuta. 5.boyutta olsak mesela diyelim siz bu yazıyı okurken hepimiz birbirimizin düşüncelerini hissedeceğiz ve iletişim kuracağız. ve hep bu düşünceler sevgi süzgecinden geçerek olacak. bence bu güzel. ben herşeye varım. seviyorum kabulleniyorum korkmuyorum endişe etmiyorum gerçekleştiriyorum. gelecek ile kaygım yok. tek istediğim potansiyelimize yakışır açık dürüst can bir hayat yaşayalım. ve sonsuz olsun. zamana dayalı olmasın. tüm imkansız dene şeylere ve imkanlı olduğu söylenen şeylere aynı mesafede olalım. sofinin dünyasında dediği gibi en filozoflar çocuklardır der. çünkü onlar uçan bir inekgördüklerinde 30 yaşındaki bir insanın verdiği tepkiyi vermez. güler ve parmağıyla onu gösterir. korkmaz.soru sormaz. dünyaya neden sonucuna alışmadan. ki alışkanlık yarı tabiattır. öğrenilmiş çaresizliklerle yaşattılar bizi. alışkanlıklarımıza zincirlenmeden 9 yaşındaki bir çocuk gibi heyecanlı herşeye hazır ve sinirlenmeden olumlu ve sevgiyle kabullenen bir tavırla yaşayalım. bu arada da 21 hazira kabala verilen son süre olduğu söyleniyor. 21 haziran ekinoksundan sonraki 24 saat içerisi bir açıklama gelmezse başbakan, başbakan yardımcıları, senatörler ve daha bir çok dünyanın ayağına bağ olan kabalın tüm üye ve yandaşlarının tutuklanacaklarını okudum. takipteyiz.
YanıtlaSil;)
birde bu pazar 17/06/2012 de TR saati ile 22:00 meditasyon var. gerekli bilgiler bu blogda mevcut. hep birlikte yükselmek için buluşmaya
Önce yazıyı ardından yorumları okuyunca büyülendim adeta... Ne güzel insanlarsınız... Etrafımda uyuyan bir çok insan var ve sıfır farkındalıkla hayatlarına devam ediyorlar. Sorunumuz bir çoğumuzun uyanmamış olması. Aslında ihtiyacımız boyut atlamak değil, insanların uyanması. Bu sayede zaten farklı bir yaşam tarzına sahip olurduk fakat çoğunluğun bunu idrak edebileceğini sanmıyorum. Bu yüzden boyut atlayarak hak ettiğim gibi yaşamak, var olmak istiyorum... Sevgiyle...
YanıtlaSil