‘Warisacrime’ websitesinden
Dünyaya birşeyler oluyor... Ama bunu zaten biliyorsunuz. Hep biliyordunuz, aksi halde bu satırları okuyor olmazdınız. Birşeylerin yanlış gittiğini görüyor ve tam olarak ne olduğunu anlamak istiyordunuz. Medya, TV ve Internet ; analizler, anketler yapıp Sistem’in yıprandığını, yerine konulması, onarılması ve geliştirilmesi gereken şeylerin olduğunu bildirip duruyor. Sürekli olarak...Ama siz bütün bunların hiçbir işe yaramadığını görüyor, ama “Ne yapalım, hiçbir zaman herşey mükemmel olamaz ki!” diyordunuz. Ancak birgün birşeyi farkettiniz. Sistem gelişiyordu, ama dünya gelişmiyordu! O zaman Sistem’in ve Dünya’nın aynı şeyler olmadığını farkettiniz. O gün de uyandınız!
Uyandınız, ama hala dünyada neyin ters gittiğini anlayamıyorsunuz, çünkü gerçek dünyayla ilgili ters giden hiçbir şey yok. Ters giden görünürdeki dünyada. Sistemin sizi kör etmek için gözünüzü kapatmış olduğu perde yüzünden ters giden herşey, aslında içinde yaşadığınızı sandığınız ‘görünürdeki gerçek’ olan dünyada yer alıyor! Bu görünürdeki gerçek dünyayı düzeltmek için kendinizi, gücünüzü ve becerilerinizi ne kadar geliştirirseniz, sizi daha fazla kör edip köleleştirmek isteyen sistemi de o kadar besliyorsunuz demektir.
Sistem kutsal veya manevi bir güç değildir. Sizden yukarılarda veya dışınızda da değil. Sizden birşey değil, ama sizin olan birşey olduğuna inandırılmış olduğunuz birşey. Sistem sizi, bu dünyada, sadece bedeniniz olduğunuza inandırmış durumda. ‘Hangi dünya?” diye sorabilirsiniz. İnşallah sorarsınız! Çünkü sistemin belirlediği üzere, bu görünürdeki gerçek, kör edici, köleleştirici ve yalancı dünyada, et ve kemikten başka birşey değilsiniz. Oysa ‘gerçek’ dünyada, ondan çok öte, hatta ‘sonsuz’sunuz. Ölümlü bir insan değil, ölümsüz evrensel bir varlıksınız.
Şöyle diyelim; İnsanlar olarak, dünyanın dışında hayatta kalabilmek için uzay giysileri giyiyoruz öyle değil mi? İşte aynı şekilde evrensel bir varlık olarak da, ‘dünya’ denen bu gezegendeki yolculuğumuzu deneyimlemek için bu beden giysisini giyiyoruz. O halde bedenlerimiz bizim dünya giysilerimiz...
Bu örnek biraz çarpıcı ve sınırlı olmakla birlikte, sahte olanı hissetme ve neyin gerçek olduğunu anlama arasındaki mesafeyi gösteriyor. Gerçek olan şu ki; siz ve çevrenizdeki dünya neyse, denizdeki bir damla su ve bütün denizin kendisi de o...
Hatta daha da iyi bir benzetme hologram örneği ile yapılabilir. Çoğumuz hologramın ne olduğunu biliyoruz. Bir holografik resim kaç parçaya bölünürse bölünsün, en küçük parçasında bile hala, en küçük ayrıntısına kadar ‘bütün olan’ın bütün özelliklerini taşır.
Bütün bunların ‘Sistem’le, İllüminati ile, Yeni Dünya Düzeni, savaşlar, politika ve sizinle ne ilgisi var değil mi? O kadar çok ilgisi var ki. Dünyanın ve kendimizin holografik resmini yani, ‘Büyük Tablo’yu görmemizi sağlıyor.
Artık uyandığınıza göre yola çıkabilirsiniz. ‘Bu yol kolaydır’ demiyoruz, her bir adımdan hoşlanacağınızı da vaad etmiyoruz, ama bu yol sizi ‘gerçek’e götürecek.
Bu kadar kısa ve öz anlatılabilir.. Cok güzel..:)
YanıtlaSilHerhalde akıl dağıtılırken beni es geçmişler ki ben birşey anlamadım,zaten bir 3.boyut salağı olduğumu biliyorum da neyse... Ne yani şimdi bu yazıyı okuyunca uyanmış mı oluyoruz? Fizik bedenin bir giysi olduğunu anlayınca uyanmış mı oluyoruz? Yol bizi "gerçek"e götürecekmiş...Arkadaş belki öyledir de bana şunu nasıl izah edebilirsiniz: Yaşamın tüm fiziksel ve insani koşulları birey olarak insanı ölümlü-sınırlı ve şartların kölesi olmaya zorluyor... Zengin de olsan bu böyle,fakir de olsan böyle,süper zeka olsan da böyle,zırdeli olsan da böyle... Sadece derece farkı var... Kolun koptu mu yerine yenisi çıkmıyor,yaralandın mı kanın şırıl şırıl akıyor,hastalanıyorsun,yaşlanıyorsun,ölüyorsun kardeşim... Taşı kafana yedin mi canın yanıyor,işkence gördün mü acıdan deliriyorsun,omuriliğin zarar gördü mü hiçbir organına sözün geçmiyor,göze görünmeyen bir mikrop beynini oyuveriyor,gözün görmez,elin-ayağın tutmaz oluyor... Büyük tabloyu görünce bunları değiştirebiliyor musun yani? Kesinlikle hikaye... Sahne dünya gezegenidir, kabul... Oyun da sistemdir,eyvallah... 7 milyar insan var, kaç kişi kendi oyununu sahneleyebiliyor bu dünya sahnesinde? Yok öyle birşey...
YanıtlaSillordofsunshine dostum bu kadar korkularla yaşamak iyi değil.. büyük resmi görmen için sana kitaplar dolusu yazsak zorlanırsın.. tüm yazdıkların aslında senin korkuların.. bunu farkedebiliyormusun? kuantum fiziğini mutlaka öğrenmeni tavsiye ederim.. bunun için youtube de çift yarık deneyi diye aratabilirsin.. mutlaka izle ve gözlem yapmanın bilimsel önemini gör.. korkularla gözlem yapmak senin dünyanı bu korkulara gerçeklik yaratır. ve bir an önce bu korkularının üzerine gitmelisin.. ama asla üstünü örtmeye çalışma... bu yazdıklarının üzerine git.. bu yaratımından vaz geç.. daha sevgi dolu daha güvenli bir dünya yaratmak elinde...
YanıtlaSilOssanica Üstadım, naçizane bendeniz bilgiye olan açlığımdan ötürü bir üniversiteyi terkedip bir başkasında dört yıl felsefe okumuş ve 25 yıldır sprituel dünya ile ilgilenen, bir fizikçi kadar değil ama gene de quantum fiziğinden de "haberdar" olan bir fakirim.Bunun bilimsel önemini filan görmeme gerek yok,bunun önemi zaten ortadadır.Ben zaten sprituel kanal bilgilerinin çoğunda (yani tutarlı olarak,çelişkisiz biçimde hem dünya'daki varoluş biçimini, hem Yaratıcıyı-Tanrıyı,hem de evreni birbiriyle ilişki halinde açıklayabilen bir modelin peşindeyim,bunu anlamaya çalışıyorum... Bunun da benim korkularımla vb. şekilde kainata bakmamla ilgisi yoktur... Ben güzeli de görüyorum,çirkini de,pozitifi de görüyorum negatifi de... Burada benim itirazım yukarıdaki mesajda aktarılanlaradır. Enformasyon anlamında birşeyi bilmek evet önemlidir,ama asıl olan "değiştirebilmektir"... Değiştiremediğiniz müddetçe sizi diğerlerinden ayıran birşey yoktur.Bu gezegendeki fiziki koşulların esaretinden kurtulamadıkça bütün o enformasyon boşadır... Bakın İlluminatinin en önde giden köpek sürüsü bile yaşlanmaktan,hastalıktan,ölmekten kurtulamıyorlar... Üstelik bunlar büyünün dibine vurdukları halde bu böyle... Yani gezegenin fizik koşulları bunları aşmanıza izin vermiyor kardeşim... Yukarısı diyor ki "siz değiştikçe gezegen de değişiyor"... Gayet mantıklı bir ifade,ama pratik hayatta gerçekten öyle mi acaba? Ben hiç hem dünyada hem de kendi hayatımda fizik koşullara az-çok egemen olmuş,bedeninin üstünde egemenlik sağlamış bir insan göremiyorum... Dedikodular,efsaneler,tarihi hikayeler vs kanıt değildir.Evet yukarıyla ilgili olarak yapılan sprituel-metafizik deneyler vardır.Daha geçen gün Tarihin Arka Odası programında Erol Sayan beyefendi kendi tanıklıklarını anlattı.Ama orada o işleri yapanlar insanlar değil ki... Başka boyut varlıkları.Benim bunlara itirazım yok,benim dinim de bunları zaten söylüyor.Benim itirazım bu gezegenin koşullarında yaşayan insanların bu fizik koşulları bu kanal öğretileri vs ile aşamamalarınadır.Bizzat bu kanal mesajlarına aracılık eden kişiler yaşlanıyor,hastalanıyorlar ve ölüyorlar... Oysa kanal mesajlarının önemli bir kısmı ne diyor: Hastalıklar kendiliğinden iyileşecek,hücreler kristalize hale gelecek,beden şeffaflaşacak-hafifleyecek,ölümsüz bir beden halini alacak vs vs... Ayrıca bunun dışında dünyadaki ekonomik ve siyasi düzenin değişmekte olduğuna dair pekçok şey söylüyorlar... Fakat bunlardan henüz hiçbirşey bizim birey olarak gündelik insan hayatımıza yansımış şeyler değildir... Ben bunu söylüyorum, o anlamda da şu anda hikaye dinliyoruz diyorum... Birşeyin farkına varmak veya bir konuda bilgi sahibi olmak bir başlangıçtır evet,bilmek kişisel olarak bir fark yaratır evet,ama ancak pratiğe geçince bir değişiklik olur... Yoksa sprituel bilgi sahibi olanla olmayan arasında hiç ama hiçbir fark yoktur...
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBilhassa "Günışığınınlordu" için:
YanıtlaSilhttp://www.dailymotion.com/video/xdjnba_cekim-yasasy_tech?search_algo=2
(bozuk link güncellendi)