‘Hayat’ denilen oyun
Hayat bir bilgisayar oyununda, tasarlayıp deneyimleme şeklinde bir rol almaya benzer. Oyunun senaryosu daha önceden yazılmıştır, ancak sonucu sizin ne kadar iyi oynadığınıza ve yaptığınız seçimlere bağlıdır. Bu oyunun amacı nedir? Bir deneyim yaşamak, kendinizi, diğerlerini ve realiteyi daha iyi anlayabilmektir. Hayatınızda karşılaşacağınız, sizi iyi veya kötü bir şekilde etkileyecek olaylar, hep bu amaca hizmet ederler. Bu deneyimler, sizin daha akıllı veya bilge olmanıza yardımcı olur. Oyunun tasarımcısı için eğitici dersler de içerir, dolayısıyla, bu oyunu oynarken oyunda değişiklikler de yapabilirsiniz.
Burada size bunların ne tür dersler olduklarına dair biraz fikir verelim; korkularınızı yenerek neleri yapmaya kadir olduğunuzu, son derece karmaşık durumların içinden çıkaracak bilgeliği öğrenecek, bencilce seçimlerinizle başkalarının nasıl hissettiğini anlayacak, karanlık ve yalandan aydınlık ve doğruyu ayırmayı, karanlık yönlerinizin size şanssızlık ve acı, içinizde iyi olanı izlediğiniz zaman size huzur ve mutluluk getirdiğini öğreneceksiniz. Gerçekten anlamı ve değeri olan herşeyi, ruhunuzu mutlu etmeyen illüzyonları, ‘Sonsuz Sevgi’nin ne olduğunu, ‘gerçek’in nasıl çalıştığını, anladığınız ve nasıl yeneceğinizi bildiğiniz takdirde kırmanız gereken ne kadar çok sınırlamaların bulunduğunu göreceksiniz.
Ne tür derslere ihtiyacınız olduğunu alt benliğiniz tayin etmez, ama belirli bir dersi öğrenmeniz için gerekli deneyimin zamanını ve türünü siz tayin edersiniz. Örneğin zihniniz açıksa ve öğrenmeyi seviyorsanız, deneyim kolay ve heyecanlı olur, çünkü amaca ulaşmak için ona ihtiyacınız vardır, ama inatçı ve sabit fikirli iseniz, deneyim sert olur, böylece aldığınız dersi hiç unutmazsınız. Eğer bir ders, mesajını size başarıyla vermezse, size bir şans daha vermek üzere farklı koşullarda tekrarlanır. Ne kadar görmezden gelirseniz, tekrarlanan ders de o kadar acı verici olur. Daha kolay ve daha heyecanlı bir hayat için gerekli anahtar, deneyimlerinizin size ne öğrettiğine dikkat edip, gelecekte daha iyi seçimler yapmak için öğrendiklerinizi kullanmaktır.
Bu dersler daha önce görememiş olduklarınızı anlamanızı sağlar, böylece hayata yaklaşımınız daha iyiye doğru değişir, ama aynı şeyler tekrarlanırsa, hala anlamadığınız birşeyler var demektir. Veya anlıyorsanız bile uygulayamıyorsunuzdur. Her zaman bunu anlamak kolay olmayabilir, ama yüksek benliğinize sorun, belki birkaç gün içinde cevap alabilirsiniz veya sizden daha bilge birisine fikir danışabilirsiniz.
Özgür İrade ve Kader
Özgür irade de, kader de gerçektir ve birlikte varlık gösterirler. Özgür irade, seçme ve seçimlerinizle bağlantılı davranış özgürlüğüdür. Kader ise, hayatınızın gidişatını etkileyen plandır. Bazı kişiler, eğer ‘kader’, seçimlerimizin daha önceden planlanmış hali ise, bu durumda özgür iradenin nasıl var olabileceğini soruyorlar. Bunun cevabı şu; kader sadece, ne öğrenmeniz ve neden öğrenmeniz gerektiğine karar veriyor, nasıl ve ne zaman öğreneceğinize değil... Özgür irade ise tamamen sizin tavrınıza, bu dersleri algılayıp algılamamaya karşı ne kadar dirençli olmanıza bağlı. Bir meşe ağacının meyvesinin kaderi daha sonra bir meşe ağacı olmaktır, ama o ağacın neler yaşayacağına henüz karar verilmemiştir. Sizin kaderiniz de gerçekte ne iseniz o olacağınızdır, ama oraya kadar neler yaşayacağınız sizin seçiminizdir.
Kaderimizle yaşarsak, yani hem aklımızı, hem kalbimizi doğru kararlar almak için kullanırsak, deneyimlerimizden net sonuçlar algılayabilirsek, herşey düzgün ve keyifli olur. Ama insanlar inatla algılamamakta ısrarlı olup, buraya gelme nedenleri olanı başaramaz ve öğrenemezlerse, hatalarını düzeltme fırsatı bulamadan hayatları sona erer, başlamış oldukları şeyi bitirmek üzere yeniden veya tekrar tekrar enkarne olurlar. Yani, şimdi okumakta olduğunuz bu bilgileri göz önüne almış, yeterince öğrenmiş olsalar, sıkıntı çekmezler, bu kadar çok dersi yeniden yaşamak zorunda kalmazlar.
Hayatta hata yapanlar, sadece kaderlerine karşı gidenlerdir. İçinizden yanlış olduğunu bile bile hırsla birşeyi kovalamak gibi. Ama kaderinizi izlerseniz, sizi sonuca ulaştıracak birçok seçenek çıkar. Kader sizin kaderinizdir, hatalar yanlış kaderi çizmekten doğar. Özgür irade doğru kaderi seçmektir, ama çeşitli dolambaçlı yollar arasında seçim yaparken de özgür olmaktır.
Derler ki;
Huy haline gelmeden düşüncelerinizi kontrol etmeyi öğrenin,
Kişilik haline gelmeden huylarınızı kotrol etmeyi öğrenin,
Kaderiniz haline gelmeden de kişiliğinizi kontrol etmeyi öğrenin!
Çünkü düşüncelerimizle kendi gerçeğimizi biz yaratıyoruz, düşüncelerimizi kontrol altında tutamazsak zamanla huyumuz haline gelir, huyumuzu kontrol altında tutamazsak zamanla kişiliğimiz haline gelir, kişiliğimizi kontrol altında tutamazsak da kaderimiz haline gelir ve artık hiç kontrol edemeyiz.
Düşünce ve duyguların dışa dönük etkileri
İnanılmaz gibi gelebilir, ama yaşadıklarınızı hep, her günkü düşünce ve duygularınız şekillendirir. Deneyimlediğiniz dünya, kendi aklınızda ve kalbinizde ne olursa onu yansıtır. Sürekli olarak şikayet eden kişiler, daha çok şikayet edecekleri enerjiyi veya olayı, hep öfkeli olan kişiler ise, sinirlenilecek olayları çekerler. Güne kötü başlarsanız, kötü geçer. Pozitif zihinli bir kişi, karşısındakilerdeki iyi olanı görebildiği için, gelecek hakkında umutludur ve bütün olayları daha iyi görürse, kendisini daha da iyi hissettirecek deneyimler yaşar.
İçimizdeki düşünce ve duyguların, dışımızda olanları nasıl etkilediğini merak ediyorsunuzdur. Kısaca, ‘realite’ için ‘kocaman bir rüya’ tanımı yapacak olursak, onu hepimizin hem düşüncelerimiz veya enerjilerimizle birlikte yaratıyor, hem de paylaşıyoruz... Gece rüyalarınızda, deneyimleyeceğiniz herşeyi zihniniz yaratıyor. Zihninizi etkileyen, rüyanızı da etkiler. Aynı şekilde, uyanıkkenki düşünce ve duygularınız da zihninizin yarattığı realitenin bir kısmını etkiler. Dünya hem sizin etrafınızda, hem de her bir canlı varlığın etrafında döner.
Kendinizi bir radyo, duygu ve düşüncelerinizi de ayarlama mekanizması olarak düşünün. Malum, frekans; cisimlerin belirli bir hızda titreşmesidir. Radyo kulesinden çıkan enerji de belirli bir oranda titreşir. Her radyo istasyonunun kendi frekansı vardır. Ayarını değiştirirseniz, radyo farklı bir frekansa yönelir, yani başka bir istasyona ayarlanmış olur. Sizin de zihniniz, eterik ve astral bedenleriniz, deneyimlediğiniz farklı istasyonlara ayarlanıyor. Negatif duygu ve düşünceler içersindeyseniz, düşük frekanslara ayarlanır, dolayısıyla da negatif deneyimler yaşarsınız, ama enerjinizi/frekansınızı daha pozitif ve ‘farkında’ olan bir istasyona ayarlarsanız, yaşayacaklarımız da pozitif olacaktır.
Böyle bir olasılığının farkına varınca veya ‘farkında’ olunca, hemen farkındalığınızı ona odaklar, bir daha hiç elinizden kaçırmaz, artık nasıl kullanacağınızı bilirsiniz. Bazen hiç beklemediğiniz bir anda kötü birşey olur da, akıllandığınız için, bir dahaki sefere önlem alıp gerçekleşmesini engellersiniz ya. İşte bu negatif olasılıkların tahmin edildikleri takdirde engellenebildiklerini gösteriyor. Ama farkındalık olmazsa negatif olaylar, çok daha kolay bir şekilde gerçekleşiyor. Aynı şey pozitif olasılıklar için de söz konusudur. Diyelim ki bir sınavda ucu ucuna geçtiniz veya hiç ummadığınız halde bir yarışmayı kazandınız. Tahmin yapmış olsaydınız, o enerjiyi şaşırtabilirdiniz, ama yapmamış olmak, onun gerçekleşme olasılığını yükseltir. O halde olası problemlerin veya negatif olasıklıkların farkında olup onları engelleyebilir, pozitif olasılıkların gerçekleşmesini de tahminlerde bulunmayarak sağlayabiliriz.
Zamanla önünüzde sürekli olarak değişen, ‘olası gelecek’lerin dağılımı olacaktır. Bunlar henüz gerçekleşmemiş olası deneyimlerdir. Çoğu yerleşmemiştir, çünkü düşünce, duygu ve seçimleriniz onları etkiler. Şimdi yapacağınız bir değişiklik, sonra gerçekleşecek olayları değiştirecektir. Gelecek bu şekilde açık olduğu sürece, duygu ve düşüncelerinizi onları şekillendirmek üzere kullanabilirsiniz. Gelecek netleştiği anda hazırlıklı olmak suretiyle onunla baş edebilirsiniz, yani netleşmeden önce şekillendirebilir, kaçınılmaz hale gelmeden doğrudan hükmedebilirsiniz.
Örneğin, kötü bir ruh hali içindeyken bisiklete binmeye kalktınız. Tekerleğin patlayacağı hiç aklınıza bile gelmemiş olsa bile, o negatif duygudan kaynaklanan negatif enerji, size o gerçeği çekecektir. Farkında olmamanız bile onun gerçekleşmesini engelleyemez. Ama yanınıza tamir seti, pompa vs almış ve pozitif bir ruh hali içersinde iseniz, tekerleğin patlamasını engelleyebilirsiniz. Bu durumda gelecek açıktır, duygu ve düşüncelerle, geleceğinizi negatiften pozitife değiştirebilirsiniz. Veya binmeden az önce bisikletinizin lastiğinde bir darbe olduğunu farkedersiniz, eve gidene kadar mutlaka sönecektir. Hiçbir farkındalık veya pozitif davranış, lastikteki havanın kaçmasını engelleyemez. Tamir setini ve pompayı kullanmak üzere giden enerji itibariyle, bunları bu amaçla yanında taşıdığınız sürece o ihtiyacı oluşturan bir gelecek yaratılacaktır. Tam tersine, tamir setini ve pompayı yanınıza almayı unutmuş olabilirsiniz, ama pozitif bir ruh hali içersindeyseniz, bu kez mutlaka size yardım edecek birisi çıkacaktır.
Tehlikeleri hissedip çok korktuğunuz zamanki negatif ruh hali onu mutlaka size çekecektir. Bu problemin iki çözümü vardır: Birincisi hiç aklınıza tehlikeleri getirmezsiniz, ‘bilmemek mutluluktur’ deyip birçok gerçeği bilmemeyi tercih edersiniz. Evet, bu tehlikeleri çekmeyebilir, ama engelleyemez, önünde sonunda karşınıza çıkacaktır, ‘farkında’lığınız da olmadığı için size üzecek, acı verecektir. İkinci çözüm ise korkmaktan vazgeçip, depresif ve takıntılı, kuşkucu paranoyik ruh hallerinden çıkmaktır. Tabii “söylemesi kolay” diyeceksiniz, ama yapılması gereken budur. Tehlikenin farkında olduğunuz halde korkmazsanız, pozitif olunca başedebileceğinizi yürekten inanırsanız, o negatif olay, asla size doğru çekilmez.
Farkındalık, düşünceler ve tahminler, geleceği sadece seçip süzmekle kalmaz, gerçekleştikleri zaman onlarla başedebilmenizi sağlarlar. O halde bir kez daha tekrarlayalım, olası problemlerin farkında olun ve pozitifliği elden bırakmadan başedebilmeyi bilin. ‘Farkındalık’ bir ışın kılıcına benzer. Saldırganı sindirir ve savaşı kazandırır, saldırı gerçekleşse bile kılıç sizin hayatta kalmanızı sağlayacaktır. ‘Farkındalık’, sahip olabileceğiniz en büyük korunma aracıdır. Daima anlayış ve farkındalığınızı geliştirme yolunda gidin. Kaçınmanız gereken iki tehlike vardır, bilmemeyi tercih etme yoluyla negatifi çağırmak, diğeri ise yine negatifi, farkında olduğunuz halde duygusal takıntılarla kendinize çekmektir.
Niyet ve talep
Gönlünüzün istediği her ne ise, onu çekmeniz için bazı ipuçları;
Önce pozitif bir ruh hali içersine girin, tatlı anıları, sevdiklerinizi, güzel olayları düşünün, çevrenizdeki güzellikler için şükredin ve bunları ‘hayat’ denilen bu oyunu oynayan ebedi varlığınıza yansıtın. Odaklandığınız zaman, neyi deneyimlemek istiyorsanız, arzu ettiğiniz her ne ise içinizden şöyle söyleyin: “Bütün’ün ve herkesin hayırı için, içtenlikle şunun olmasını arzu ediyorum”. İsteğinizin yerine geleceğine inanın, şükredin, sonra da tamamen aklınızdan çıkarın. Koşullar izin verdiğince istediğiniz her ne ise hiç beklenmedik bir anda ona kavuşacaksınızdır. Olası geleceğinizin gerçekleşmesi için belki birkaç gün veya hafta geçebilir.
Bu gerçekleşir, çünkü pozitif duygularınız artarsa, bilinçli olarak düşünme yoluyla gönderdiğiniz enerji, sizin için o belirli geleceği çekecektir. Niyet ettikten sonra aklınızdan çıkarırsanız; ne zaman veya nasıl gerçekleşeceğine dair sabırsız tahminlere fırsat vermemiş, gerçekleşmeyeceğine dair kuşkular duyarak, enerjinin yolunu şaşırtmamış olursunuz. Nasıl ve ne şekilde gerçekleşeceğini düşünmeyin, sadece öyle ya da böyle gerçekleşecek olduğunu ‘bil’in.
Ancak; saçma, bencil, hükmeden veya zararlı taleplerin yerine gelmeyeceğini de bilin. Gökten yağmur gibi para yağması, kendi iradelerine rağmen kişilerin size aşık olması veya hoşlanmadığınız kişilere zarar vermek gibi niyetler gerçekleşecek olsa bile, sadece size daha fazla acı getirecektir. Ama hep paranızın olması, sizin için uygun birinin çıkıp sizi sevmesi veya hoşlanmadığınız birinin hayatınızdan çıkması gibi taleplerde bulunabilirsiniz. Bu ikisi arasındaki en önemli fark, sizin nazarınızda iyi de olsa kötü de olsa, kişilerin özgür iradelerine saygı göstermektir. Bu, hepimizin ‘Bir’, hepimizin ‘Bütün’ün parçaları olmasından kaynaklanır. İsteklerinizi/taleplerinizi, yüreğinizin derinliklerinden gelen pozitif duygularla talep ederseniz herşey yolunda gidecektir.
Karma
Ne verirseniz, onu alırsınız. Aldığınız ise yine geri gider. Bu karma yasasıdır. Karma için, biriktirdiğimiz, dolayısıyla da bir çeşit spiritual borç veya kredi diyebiliriz. Bunları, geçmişte yapmış olduğumuz seçimlerle bağlantılı tazminat veya geri ödeme deneyimleri şeklinde açıklayabiliriz. Başkalarına yardım etmek amacıyla yapmış olduğunuz seçimler size pozitif karma getirir, dolayısıyla gelecekte aynı şekilde size yapılacak bir yardım veya yardımlar olarak dönebilir. Masum olanları incitirseniz, bu size negatif karma getirir, dolayısıyla aynı acı size geri döner.
‘Karma yasası’nı yanlış anlamak veya yanlış uygulamak çok mümkündür. Çoğu kişi yanlış algıladığı için bunu reddeder. Örneğin, negatif karmanın önemli noktası, negatif bir seçim yaptığınız zaman neyi atlamış olduğunuzu anlamanıza yardımcı olmaktır. Deneyimi yaşamanızın nedeni o dersi iyice anlamanızı sağlamaktır. Karmanın amacını anlayamayanlar, bir başka kişiye daha önce aynı acıyı çektirmiş oldukları düşüncesiyle, herhangi bir şekilde istismar edildikleri zaman sanki o cezayı çekmelerinin gerekmiş olduğunu düşünürler. Oysa tam tersine, durum negatif karmanın bedelini ödüyormuş gibi görünse de , aslında o ders her ne ise, önemli olan odur. Kişi bir kez, başkasını istismar etmenin yanlış olduğunu anlarsa buna hemen son verir.
Karma, seçmekle başlar, seçmekle biter. Negatif karma, kişinin kendisini veya başkasını istismarı ile başlar. Daha fazla probleme neden olmamak üzere engelleme ile de sona erer. Seçim yoksa karma da yoktur. Birisi bir başkasına zarar vermeye zorlanırsa, o duruma gelmesine neden olan nedenden başka inkar edeceği birşey yoktur. Örneğin savaştaki bir asker, ölüm kalım durumunda birini öldürür ve bunun yanlış olduğunu düşünürse bu daha az karmaya neden olur. Yani evinde kendisi için hiç tehlike oluşturmayan bir komşusunu öldürmek gibi olur. Ancak eğer askere gönüllü olarak yazılmışsa, belki bir dahaki sefere daha akıllıca bir şeçim yapması açısından bir karma oluşabilir. Başka bir örnekte cellatlar bazen suçsuz kişileri bile idam edebilirler, ama bu onların değil, adalet sisteminin kararıdır, bu nedenle o işi seçmelerinden başka bir negatif karmaları olmaz.
Bir hayatta birikmiş karma, sonraki hayata da geçebilir. Acı veren bazı deneyimler önceki hayatlarımızda yapmış olduğumuz seçimlerden kaynaklanabilir. Neden yapmış olduğumuzu bilmediğimiz seçimler yüzünden acı çekmemiz birçoğunuza haksızlık gibi görünebilir ve bunu bilinmeyen nedenler yüzünden hapse girmeye benzetebiliriz.
Bir yanda önceki hayatlarımızı unutmuş olmak inatla aynı hataları yapmamıza neden olabilirken diğer yanda negatif karmik deneyimlerin neden oluştukları da hatırlanmayabilir. Bu yolla beyninizin değil ‘Bilinç’inizin öğrenmesi garantilenir. Beyin daha önceki acı veren deneyimleri hatırladığı zaman aynı sonuçları doğuracak eylemlerden kaçınır, ama o yolla öğrenme ruhtan gelmez, çünkü hayvanlar bile o yolla öğrenirler. Hayvanlar bazen hatalarını unuttukları zaman sayısız miktarda mekanik olarak tekrarlar. Ancak ruh daha iyisini yapabilir, çünkü sadece hafıza ve programlanmış içgüdüye dayalı olacağı yerde , doğrudan ve derhal problemin doğasını derinden kavrar ve hemen ona göre davranır. Negatif karmayı size neyin getirdiğini hatırlayamamak sizi umutsuzluğa sevketmesin, çünkü ihtiyaç olan tek şey ‘anlayış’tır.
Karma yasasını bilmek çeşitli nedenler açısından önemlidir. Önce, seçimlerinizi, kelime veya eylem seçimlerinizi yaparken sizi dikkatli olmaya zorlar, çünkü bunlar sonunda size dönecek olan sonuçlardır. Siz şimdi dünyayı nasıl etkilerseniz, sonra dünya sizi etkileyecektir. İkincisi, mevcut kaçınılmaz hayat şartlarınızın ardında daha derin anlamlar aramanızı, böylece neyi değiştirip değiştiremeyeceğinizi anlayıp kabullenmenizi sağlar. Üçüncüsü ise; hala bazı dersleri algılayamamış olduğunuz için, sürekli olarak kendinize çektiğiniz sorunları bulup uygulayarak acı veren deneyimlerinize son verirsiniz.
Kaynak: Montalk.net
Çeviri: WeUsAll
Burada size bunların ne tür dersler olduklarına dair biraz fikir verelim; korkularınızı yenerek neleri yapmaya kadir olduğunuzu, son derece karmaşık durumların içinden çıkaracak bilgeliği öğrenecek, bencilce seçimlerinizle başkalarının nasıl hissettiğini anlayacak, karanlık ve yalandan aydınlık ve doğruyu ayırmayı, karanlık yönlerinizin size şanssızlık ve acı, içinizde iyi olanı izlediğiniz zaman size huzur ve mutluluk getirdiğini öğreneceksiniz. Gerçekten anlamı ve değeri olan herşeyi, ruhunuzu mutlu etmeyen illüzyonları, ‘Sonsuz Sevgi’nin ne olduğunu, ‘gerçek’in nasıl çalıştığını, anladığınız ve nasıl yeneceğinizi bildiğiniz takdirde kırmanız gereken ne kadar çok sınırlamaların bulunduğunu göreceksiniz.
Ne tür derslere ihtiyacınız olduğunu alt benliğiniz tayin etmez, ama belirli bir dersi öğrenmeniz için gerekli deneyimin zamanını ve türünü siz tayin edersiniz. Örneğin zihniniz açıksa ve öğrenmeyi seviyorsanız, deneyim kolay ve heyecanlı olur, çünkü amaca ulaşmak için ona ihtiyacınız vardır, ama inatçı ve sabit fikirli iseniz, deneyim sert olur, böylece aldığınız dersi hiç unutmazsınız. Eğer bir ders, mesajını size başarıyla vermezse, size bir şans daha vermek üzere farklı koşullarda tekrarlanır. Ne kadar görmezden gelirseniz, tekrarlanan ders de o kadar acı verici olur. Daha kolay ve daha heyecanlı bir hayat için gerekli anahtar, deneyimlerinizin size ne öğrettiğine dikkat edip, gelecekte daha iyi seçimler yapmak için öğrendiklerinizi kullanmaktır.
Bu dersler daha önce görememiş olduklarınızı anlamanızı sağlar, böylece hayata yaklaşımınız daha iyiye doğru değişir, ama aynı şeyler tekrarlanırsa, hala anlamadığınız birşeyler var demektir. Veya anlıyorsanız bile uygulayamıyorsunuzdur. Her zaman bunu anlamak kolay olmayabilir, ama yüksek benliğinize sorun, belki birkaç gün içinde cevap alabilirsiniz veya sizden daha bilge birisine fikir danışabilirsiniz.
Özgür İrade ve Kader
Özgür irade de, kader de gerçektir ve birlikte varlık gösterirler. Özgür irade, seçme ve seçimlerinizle bağlantılı davranış özgürlüğüdür. Kader ise, hayatınızın gidişatını etkileyen plandır. Bazı kişiler, eğer ‘kader’, seçimlerimizin daha önceden planlanmış hali ise, bu durumda özgür iradenin nasıl var olabileceğini soruyorlar. Bunun cevabı şu; kader sadece, ne öğrenmeniz ve neden öğrenmeniz gerektiğine karar veriyor, nasıl ve ne zaman öğreneceğinize değil... Özgür irade ise tamamen sizin tavrınıza, bu dersleri algılayıp algılamamaya karşı ne kadar dirençli olmanıza bağlı. Bir meşe ağacının meyvesinin kaderi daha sonra bir meşe ağacı olmaktır, ama o ağacın neler yaşayacağına henüz karar verilmemiştir. Sizin kaderiniz de gerçekte ne iseniz o olacağınızdır, ama oraya kadar neler yaşayacağınız sizin seçiminizdir.
Kaderimizle yaşarsak, yani hem aklımızı, hem kalbimizi doğru kararlar almak için kullanırsak, deneyimlerimizden net sonuçlar algılayabilirsek, herşey düzgün ve keyifli olur. Ama insanlar inatla algılamamakta ısrarlı olup, buraya gelme nedenleri olanı başaramaz ve öğrenemezlerse, hatalarını düzeltme fırsatı bulamadan hayatları sona erer, başlamış oldukları şeyi bitirmek üzere yeniden veya tekrar tekrar enkarne olurlar. Yani, şimdi okumakta olduğunuz bu bilgileri göz önüne almış, yeterince öğrenmiş olsalar, sıkıntı çekmezler, bu kadar çok dersi yeniden yaşamak zorunda kalmazlar.
Hayatta hata yapanlar, sadece kaderlerine karşı gidenlerdir. İçinizden yanlış olduğunu bile bile hırsla birşeyi kovalamak gibi. Ama kaderinizi izlerseniz, sizi sonuca ulaştıracak birçok seçenek çıkar. Kader sizin kaderinizdir, hatalar yanlış kaderi çizmekten doğar. Özgür irade doğru kaderi seçmektir, ama çeşitli dolambaçlı yollar arasında seçim yaparken de özgür olmaktır.
Derler ki;
Huy haline gelmeden düşüncelerinizi kontrol etmeyi öğrenin,
Kişilik haline gelmeden huylarınızı kotrol etmeyi öğrenin,
Kaderiniz haline gelmeden de kişiliğinizi kontrol etmeyi öğrenin!
Çünkü düşüncelerimizle kendi gerçeğimizi biz yaratıyoruz, düşüncelerimizi kontrol altında tutamazsak zamanla huyumuz haline gelir, huyumuzu kontrol altında tutamazsak zamanla kişiliğimiz haline gelir, kişiliğimizi kontrol altında tutamazsak da kaderimiz haline gelir ve artık hiç kontrol edemeyiz.
Düşünce ve duyguların dışa dönük etkileri
İnanılmaz gibi gelebilir, ama yaşadıklarınızı hep, her günkü düşünce ve duygularınız şekillendirir. Deneyimlediğiniz dünya, kendi aklınızda ve kalbinizde ne olursa onu yansıtır. Sürekli olarak şikayet eden kişiler, daha çok şikayet edecekleri enerjiyi veya olayı, hep öfkeli olan kişiler ise, sinirlenilecek olayları çekerler. Güne kötü başlarsanız, kötü geçer. Pozitif zihinli bir kişi, karşısındakilerdeki iyi olanı görebildiği için, gelecek hakkında umutludur ve bütün olayları daha iyi görürse, kendisini daha da iyi hissettirecek deneyimler yaşar.
İçimizdeki düşünce ve duyguların, dışımızda olanları nasıl etkilediğini merak ediyorsunuzdur. Kısaca, ‘realite’ için ‘kocaman bir rüya’ tanımı yapacak olursak, onu hepimizin hem düşüncelerimiz veya enerjilerimizle birlikte yaratıyor, hem de paylaşıyoruz... Gece rüyalarınızda, deneyimleyeceğiniz herşeyi zihniniz yaratıyor. Zihninizi etkileyen, rüyanızı da etkiler. Aynı şekilde, uyanıkkenki düşünce ve duygularınız da zihninizin yarattığı realitenin bir kısmını etkiler. Dünya hem sizin etrafınızda, hem de her bir canlı varlığın etrafında döner.
Kendinizi bir radyo, duygu ve düşüncelerinizi de ayarlama mekanizması olarak düşünün. Malum, frekans; cisimlerin belirli bir hızda titreşmesidir. Radyo kulesinden çıkan enerji de belirli bir oranda titreşir. Her radyo istasyonunun kendi frekansı vardır. Ayarını değiştirirseniz, radyo farklı bir frekansa yönelir, yani başka bir istasyona ayarlanmış olur. Sizin de zihniniz, eterik ve astral bedenleriniz, deneyimlediğiniz farklı istasyonlara ayarlanıyor. Negatif duygu ve düşünceler içersindeyseniz, düşük frekanslara ayarlanır, dolayısıyla da negatif deneyimler yaşarsınız, ama enerjinizi/frekansınızı daha pozitif ve ‘farkında’ olan bir istasyona ayarlarsanız, yaşayacaklarımız da pozitif olacaktır.
Böyle bir olasılığının farkına varınca veya ‘farkında’ olunca, hemen farkındalığınızı ona odaklar, bir daha hiç elinizden kaçırmaz, artık nasıl kullanacağınızı bilirsiniz. Bazen hiç beklemediğiniz bir anda kötü birşey olur da, akıllandığınız için, bir dahaki sefere önlem alıp gerçekleşmesini engellersiniz ya. İşte bu negatif olasılıkların tahmin edildikleri takdirde engellenebildiklerini gösteriyor. Ama farkındalık olmazsa negatif olaylar, çok daha kolay bir şekilde gerçekleşiyor. Aynı şey pozitif olasılıklar için de söz konusudur. Diyelim ki bir sınavda ucu ucuna geçtiniz veya hiç ummadığınız halde bir yarışmayı kazandınız. Tahmin yapmış olsaydınız, o enerjiyi şaşırtabilirdiniz, ama yapmamış olmak, onun gerçekleşme olasılığını yükseltir. O halde olası problemlerin veya negatif olasıklıkların farkında olup onları engelleyebilir, pozitif olasılıkların gerçekleşmesini de tahminlerde bulunmayarak sağlayabiliriz.
Zamanla önünüzde sürekli olarak değişen, ‘olası gelecek’lerin dağılımı olacaktır. Bunlar henüz gerçekleşmemiş olası deneyimlerdir. Çoğu yerleşmemiştir, çünkü düşünce, duygu ve seçimleriniz onları etkiler. Şimdi yapacağınız bir değişiklik, sonra gerçekleşecek olayları değiştirecektir. Gelecek bu şekilde açık olduğu sürece, duygu ve düşüncelerinizi onları şekillendirmek üzere kullanabilirsiniz. Gelecek netleştiği anda hazırlıklı olmak suretiyle onunla baş edebilirsiniz, yani netleşmeden önce şekillendirebilir, kaçınılmaz hale gelmeden doğrudan hükmedebilirsiniz.
Örneğin, kötü bir ruh hali içindeyken bisiklete binmeye kalktınız. Tekerleğin patlayacağı hiç aklınıza bile gelmemiş olsa bile, o negatif duygudan kaynaklanan negatif enerji, size o gerçeği çekecektir. Farkında olmamanız bile onun gerçekleşmesini engelleyemez. Ama yanınıza tamir seti, pompa vs almış ve pozitif bir ruh hali içersinde iseniz, tekerleğin patlamasını engelleyebilirsiniz. Bu durumda gelecek açıktır, duygu ve düşüncelerle, geleceğinizi negatiften pozitife değiştirebilirsiniz. Veya binmeden az önce bisikletinizin lastiğinde bir darbe olduğunu farkedersiniz, eve gidene kadar mutlaka sönecektir. Hiçbir farkındalık veya pozitif davranış, lastikteki havanın kaçmasını engelleyemez. Tamir setini ve pompayı kullanmak üzere giden enerji itibariyle, bunları bu amaçla yanında taşıdığınız sürece o ihtiyacı oluşturan bir gelecek yaratılacaktır. Tam tersine, tamir setini ve pompayı yanınıza almayı unutmuş olabilirsiniz, ama pozitif bir ruh hali içersindeyseniz, bu kez mutlaka size yardım edecek birisi çıkacaktır.
Tehlikeleri hissedip çok korktuğunuz zamanki negatif ruh hali onu mutlaka size çekecektir. Bu problemin iki çözümü vardır: Birincisi hiç aklınıza tehlikeleri getirmezsiniz, ‘bilmemek mutluluktur’ deyip birçok gerçeği bilmemeyi tercih edersiniz. Evet, bu tehlikeleri çekmeyebilir, ama engelleyemez, önünde sonunda karşınıza çıkacaktır, ‘farkında’lığınız da olmadığı için size üzecek, acı verecektir. İkinci çözüm ise korkmaktan vazgeçip, depresif ve takıntılı, kuşkucu paranoyik ruh hallerinden çıkmaktır. Tabii “söylemesi kolay” diyeceksiniz, ama yapılması gereken budur. Tehlikenin farkında olduğunuz halde korkmazsanız, pozitif olunca başedebileceğinizi yürekten inanırsanız, o negatif olay, asla size doğru çekilmez.
Farkındalık, düşünceler ve tahminler, geleceği sadece seçip süzmekle kalmaz, gerçekleştikleri zaman onlarla başedebilmenizi sağlarlar. O halde bir kez daha tekrarlayalım, olası problemlerin farkında olun ve pozitifliği elden bırakmadan başedebilmeyi bilin. ‘Farkındalık’ bir ışın kılıcına benzer. Saldırganı sindirir ve savaşı kazandırır, saldırı gerçekleşse bile kılıç sizin hayatta kalmanızı sağlayacaktır. ‘Farkındalık’, sahip olabileceğiniz en büyük korunma aracıdır. Daima anlayış ve farkındalığınızı geliştirme yolunda gidin. Kaçınmanız gereken iki tehlike vardır, bilmemeyi tercih etme yoluyla negatifi çağırmak, diğeri ise yine negatifi, farkında olduğunuz halde duygusal takıntılarla kendinize çekmektir.
Niyet ve talep
Gönlünüzün istediği her ne ise, onu çekmeniz için bazı ipuçları;
Önce pozitif bir ruh hali içersine girin, tatlı anıları, sevdiklerinizi, güzel olayları düşünün, çevrenizdeki güzellikler için şükredin ve bunları ‘hayat’ denilen bu oyunu oynayan ebedi varlığınıza yansıtın. Odaklandığınız zaman, neyi deneyimlemek istiyorsanız, arzu ettiğiniz her ne ise içinizden şöyle söyleyin: “Bütün’ün ve herkesin hayırı için, içtenlikle şunun olmasını arzu ediyorum”. İsteğinizin yerine geleceğine inanın, şükredin, sonra da tamamen aklınızdan çıkarın. Koşullar izin verdiğince istediğiniz her ne ise hiç beklenmedik bir anda ona kavuşacaksınızdır. Olası geleceğinizin gerçekleşmesi için belki birkaç gün veya hafta geçebilir.
Bu gerçekleşir, çünkü pozitif duygularınız artarsa, bilinçli olarak düşünme yoluyla gönderdiğiniz enerji, sizin için o belirli geleceği çekecektir. Niyet ettikten sonra aklınızdan çıkarırsanız; ne zaman veya nasıl gerçekleşeceğine dair sabırsız tahminlere fırsat vermemiş, gerçekleşmeyeceğine dair kuşkular duyarak, enerjinin yolunu şaşırtmamış olursunuz. Nasıl ve ne şekilde gerçekleşeceğini düşünmeyin, sadece öyle ya da böyle gerçekleşecek olduğunu ‘bil’in.
Ancak; saçma, bencil, hükmeden veya zararlı taleplerin yerine gelmeyeceğini de bilin. Gökten yağmur gibi para yağması, kendi iradelerine rağmen kişilerin size aşık olması veya hoşlanmadığınız kişilere zarar vermek gibi niyetler gerçekleşecek olsa bile, sadece size daha fazla acı getirecektir. Ama hep paranızın olması, sizin için uygun birinin çıkıp sizi sevmesi veya hoşlanmadığınız birinin hayatınızdan çıkması gibi taleplerde bulunabilirsiniz. Bu ikisi arasındaki en önemli fark, sizin nazarınızda iyi de olsa kötü de olsa, kişilerin özgür iradelerine saygı göstermektir. Bu, hepimizin ‘Bir’, hepimizin ‘Bütün’ün parçaları olmasından kaynaklanır. İsteklerinizi/taleplerinizi, yüreğinizin derinliklerinden gelen pozitif duygularla talep ederseniz herşey yolunda gidecektir.
Karma
Ne verirseniz, onu alırsınız. Aldığınız ise yine geri gider. Bu karma yasasıdır. Karma için, biriktirdiğimiz, dolayısıyla da bir çeşit spiritual borç veya kredi diyebiliriz. Bunları, geçmişte yapmış olduğumuz seçimlerle bağlantılı tazminat veya geri ödeme deneyimleri şeklinde açıklayabiliriz. Başkalarına yardım etmek amacıyla yapmış olduğunuz seçimler size pozitif karma getirir, dolayısıyla gelecekte aynı şekilde size yapılacak bir yardım veya yardımlar olarak dönebilir. Masum olanları incitirseniz, bu size negatif karma getirir, dolayısıyla aynı acı size geri döner.
‘Karma yasası’nı yanlış anlamak veya yanlış uygulamak çok mümkündür. Çoğu kişi yanlış algıladığı için bunu reddeder. Örneğin, negatif karmanın önemli noktası, negatif bir seçim yaptığınız zaman neyi atlamış olduğunuzu anlamanıza yardımcı olmaktır. Deneyimi yaşamanızın nedeni o dersi iyice anlamanızı sağlamaktır. Karmanın amacını anlayamayanlar, bir başka kişiye daha önce aynı acıyı çektirmiş oldukları düşüncesiyle, herhangi bir şekilde istismar edildikleri zaman sanki o cezayı çekmelerinin gerekmiş olduğunu düşünürler. Oysa tam tersine, durum negatif karmanın bedelini ödüyormuş gibi görünse de , aslında o ders her ne ise, önemli olan odur. Kişi bir kez, başkasını istismar etmenin yanlış olduğunu anlarsa buna hemen son verir.
Karma, seçmekle başlar, seçmekle biter. Negatif karma, kişinin kendisini veya başkasını istismarı ile başlar. Daha fazla probleme neden olmamak üzere engelleme ile de sona erer. Seçim yoksa karma da yoktur. Birisi bir başkasına zarar vermeye zorlanırsa, o duruma gelmesine neden olan nedenden başka inkar edeceği birşey yoktur. Örneğin savaştaki bir asker, ölüm kalım durumunda birini öldürür ve bunun yanlış olduğunu düşünürse bu daha az karmaya neden olur. Yani evinde kendisi için hiç tehlike oluşturmayan bir komşusunu öldürmek gibi olur. Ancak eğer askere gönüllü olarak yazılmışsa, belki bir dahaki sefere daha akıllıca bir şeçim yapması açısından bir karma oluşabilir. Başka bir örnekte cellatlar bazen suçsuz kişileri bile idam edebilirler, ama bu onların değil, adalet sisteminin kararıdır, bu nedenle o işi seçmelerinden başka bir negatif karmaları olmaz.
Bir hayatta birikmiş karma, sonraki hayata da geçebilir. Acı veren bazı deneyimler önceki hayatlarımızda yapmış olduğumuz seçimlerden kaynaklanabilir. Neden yapmış olduğumuzu bilmediğimiz seçimler yüzünden acı çekmemiz birçoğunuza haksızlık gibi görünebilir ve bunu bilinmeyen nedenler yüzünden hapse girmeye benzetebiliriz.
Bir yanda önceki hayatlarımızı unutmuş olmak inatla aynı hataları yapmamıza neden olabilirken diğer yanda negatif karmik deneyimlerin neden oluştukları da hatırlanmayabilir. Bu yolla beyninizin değil ‘Bilinç’inizin öğrenmesi garantilenir. Beyin daha önceki acı veren deneyimleri hatırladığı zaman aynı sonuçları doğuracak eylemlerden kaçınır, ama o yolla öğrenme ruhtan gelmez, çünkü hayvanlar bile o yolla öğrenirler. Hayvanlar bazen hatalarını unuttukları zaman sayısız miktarda mekanik olarak tekrarlar. Ancak ruh daha iyisini yapabilir, çünkü sadece hafıza ve programlanmış içgüdüye dayalı olacağı yerde , doğrudan ve derhal problemin doğasını derinden kavrar ve hemen ona göre davranır. Negatif karmayı size neyin getirdiğini hatırlayamamak sizi umutsuzluğa sevketmesin, çünkü ihtiyaç olan tek şey ‘anlayış’tır.
Karma yasasını bilmek çeşitli nedenler açısından önemlidir. Önce, seçimlerinizi, kelime veya eylem seçimlerinizi yaparken sizi dikkatli olmaya zorlar, çünkü bunlar sonunda size dönecek olan sonuçlardır. Siz şimdi dünyayı nasıl etkilerseniz, sonra dünya sizi etkileyecektir. İkincisi, mevcut kaçınılmaz hayat şartlarınızın ardında daha derin anlamlar aramanızı, böylece neyi değiştirip değiştiremeyeceğinizi anlayıp kabullenmenizi sağlar. Üçüncüsü ise; hala bazı dersleri algılayamamış olduğunuz için, sürekli olarak kendinize çektiğiniz sorunları bulup uygulayarak acı veren deneyimlerinize son verirsiniz.
Kaynak: Montalk.net
Çeviri: WeUsAll
arkadaşlar yarın üç günlük karanlığa giriyoruz kendinizi nasıl hissediyorsunuz hiç bu konuda yorumlar gelmiyor? yiyecek stokladınız mı ne yaptınız?
YanıtlaSilHayatım boyunca pekçok insan tanıdım... Yukarıda anlatılanlara uymayan ama işleri daima yolunda giden sürüyle insan tanıdım.Bunlardan çoğu insan kılığına girmiş ama aslında insan bile denilemeyecek kifayetsizlikte, Amerikalıların "sonnawabitch" dedikleri türden yaratıklardı. Adam her zaman negatif,her zaman insanları,emrinde çalışanları aşağılayan-horgören,bağıran,çağıran bir negatiflik abidesi... Dedikoducu,dini-imanı para olan, pozitif insanları ezen,üçkağıtçıları yücelten vs vs bir yapıya sahip... Teoriden bahsetmiyorum kendi yaşadığım hayattan insanları anlatıyorum. Ama bu hayvan evladının işleri o kadar iyi gidiyor ki inanamazsınız... Adam yediği yemeğe bile küfrediyor ama ona bulunduğu mevki gereği hediye yağıyor,en yüksek zamları alıyor,ayrıcalıklar kullanıyor,yetmiyor yüksek maaşından artanlarla borsada orda burda yatırım yapıyor habire kazanıyor... Bir patronum vardı, tam burada anlattığım türden negatif bir manyaktı herif... Zam vermezdi,sineğin yağını hesaplardı, herifin trilyonları vardı her işi rast giderdi, mesela bir dolar kuru artışıyla adam havadan bir trilyon daha kazanıyordu yattığı yerden, sonra gidip o parayla en son model arabalar alıyordu.Ama çalışanlarına gülümsemiyordu bile...Zavallı pozitif vatandaş ve eşitleri ise bu negatif çarkın içinde ezildikçe ezilir ve işleri rastgitmek bir yana habire kan kaybederlerdi... Doğruluk abidesi bir dostum bu hayvan evladı patronun emrinde ezildi ezildi kalp hastası oldu, dostum bu herifin bir kuruşuna tenezzül etmediği gibi herife trilyonlarca lira fazladan para kazandırdı,kendisi de üç kuruş maaşa yıllarca talim etti, gene de değer verilmedi ve sonunda bedenen,ruhen ve maddeten iflas etmiş olarak başka bir yere geçti.
YanıtlaSilYukarıda örnek veriliyor ya hani bisikletin tekerleği meselesi... Yahu o dediğin ancak pozitif ve fakir adamın başına gelir...Cebinde bir lirası yoktur,bir yere yetişmesi lazımdır ve yolda kesinlikle o lastik patlar!!! Yukarıda anlattığım türden zengine bir halt olmaz, ana avrat söver,çıkar bir taksiye biner, şoförü de sonradan arabayı tamir eder getirir,bu kadar basittir...
Albatros, şahsen hiç öyle bir beklentim yok. Ne bir şey stoklamış ne de ev-iş-ödeme hayatımda bir değişiklik yapmış durumda değilim. Ama yapanlar olduğunu duyuyorum. Pencereleri kapatmak için siyah perdeler alanları da duydum. :) Ben çoğu şeyin bilinçlerde, duygusal ve manevi dünyada yaşanacağını ama bunun da kimilerine göre az, kimilerine göre nispeten çok hissedilir olacağını düşünüyorum. Yine de dünyada bazı şeylerin ciddi hızlandığını ve karıştığını, her tür trafiğin arttığını farkediyorum. Bilmiyorum siz de bu tip şeyler gözlemliyor musunuz?
YanıtlaSilSenin o anlattığın patronun bir sonraki karması pek iyi görünmüyor.
YanıtlaSil