Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Neredeyiz, ne kadar kaldı?

By | 3 comments
Artık sağlam biraz felsefe, empati ve akıl oyunu yapalım diyorum; ha ne dersiniz? Sadece Türkiye değil, küresel anlamda ve her bağlamda çok tuhaf bir hâl, his ve durum içinde değil miyiz? Geçen aklıma şu geldi:

İçinde bulunduğumuz durumun sona ─ya da sonraki başlangıca diyelim─ ne kadar yakın olduğunu anlamamız için tahayyül edebileceğimiz en üstün bilincin, en üstün zekânın oyunu/programı nasıl tasarlamış olabileceğini düşünmeye kendimizi zorlasak, bulunduğumuz konum ve aşamayı çıkartabilir miyiz? Tüm evren, atomdan başlayıp göksel cisimlerin hareketlerine kadar her ölçekte tekrar ediyor ve aynı prensipleri kullanıyor sonuçta. Ve doğadaki herşey aynı prensibe göre gelişiyor. Bakınız Fibonacci Dizisi ve Altın Oran. Çok çeşitli canlılar, bitkilerin, ve hatta toplumsal olayların dinamiklerini ve dönüşüm şeklini incelesek haritadaki ve zaman çizgisindeki yerimizi bulamaz mıyız? 

Evet... Beyin fırtınası ve katılım bekliyorum sizlerden de. Sesli sesli düşünelim isterim.




Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

3 yorum:

  1. Ben buna gerçekten yorum yazmak istedim çünkü,
    Çünkü denedim (kendimce)
    Yani tüm gerçekliği daha yüksek bir algı ve perspektif içinde görebilmek ve algılayabilmek, ki oluyorda dınırlıda olsa Ve kendimce oldu da, ama şunun gibi bi şey var dil örneğin duyguları anlatamıyor gibi ya ve hatta anlaşılamıyor ya onun gibi
    yani olduğu zamanlar duyumsamalar, enerji ve duygu durumlar oldu, anlık patlamalar, bilişler ve hissedişler benzeri şeyler gibi belki
    Düşünmeye zorlamak ya da çevrede olup bitenlerin bilgisini aklına yığıp onlardan bi şey çıkarmak değil, tüm anlatıların söylediği en basit haliyle görmeyi ve bilmeyi istemek ve tırnak içinde geçmiş tüm mistiklerin uyanmış ve aydınlanmışların yaptığını düşündüğümüz gibi basitçe ben kimim biz kimiz neyiz neler oluyor gibi temel bi sorgu ya da düşünceyi zihnin yüzeyinde tutmak ve sadeleşmek, basitleşmek, uzaklaşmak, gündemden arınmak gibi şeylerle denedim; Yani aklımda şunun gibi bi şey vardı Ple de anlatılan o bilme isteği ile bin sayfalık kompozisyonun beş saniyede zihinde oluşması canlanması gibi bi şey ya da şeyler, Kendimce her şey yani bi duygu durum, duygu duyum anlatılamıyor yaşanıyor ve derin nutuklara gerek yok ama casseiopeia nın dediği gibi daha çok şey gördükçe daha çok şey görülebiliyor,
    konum ve aşama demişiz, konum ve aşama kalır mı acaba? Şöyle hissediyorum tam olarak bi oyun ya da sanal gerçeklik benzeri bi yapı aslında gerçeklik tasarlayıp tam olarak böyle bi şeyler deneyimlesem nasıl olurdu derken kendimi bulmak gibi yani matrix gibi,
    en yüksek, derin zeka demişiz ki o biziz ve kendimizi keşfediyoruz,
    En üstün zeka demişiz oynu nasıl? Bence Deneyin ve görün, deneyin ve hissedin bu mümkün, Tüm resmi görmek değilsede bunun buradan duyulabilecek hissedilecek en yüksek duyuşunu sezişini ve imgelenimi mümkün,

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Emre Güney,
    Çok güzel bir tartışma konusu seçmişsin. Neredeyiz?
    "3.B. Dünya Sahnesi"nin her yerinde, her an, etten, kemikten, kandan, sinirden kostümler giymiş aktörlerin ve aktrislerin rolden role geçerek yetkinleşme ve sınav amaçlı, yeni bir sahnenin başladığı ya da sona erdiği bir sanat okulundayız, desek doğru olur mu acaba?
    Amaç ne?
    Farkındalıkların, bilinçlerin, frekansların yükseltilmesi ve genişletilmesi. Kalp gözlerinin ve kulaklarının açılıp aktif hale gelmesi.
    Ne kadar kaldı?
    Kimisi için hiç zaman kalmadı. Kimisi için az kaldı. Kimisi için daha epey var. Kimisi için de, acaba kendisine verilen süre var mı?
    Sultan’ın dediği gibi, sen ne kadar bilirsen bil, söyleyeceklerin (ya da aktarılabilen bilgiler) karşındakinin anlayış ve kavrayış kapasitesi ile sınırlıdır

    YanıtlaSil