Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Ay'dan neden vazgeçtik?

By | 1 comment
"Umuyorum bu ulus (ABD) kendini 10 yıl içinde Ay'a inip sağ salim Dünya'ya geri dönmeye adayacaktır. ... Bu dönemde uzun mesafe uzay keşifleri adına insanlık için daha etkileyici ve önemli başka hiçbir proje olmayacaktır."
Başkan John F. Kennedy 25 Mayıs 1961'deki bir konuşmasında Ay'ın keşfini ulusal bir amaç olarak işte bu sözlerle ortaya koymuştu.

NASA'nın uzay programlarının amacı ulaşılması zor büyük hedeflerdi. Yeni teknolojiler geliştirmek, ülkenin okullarında bilim ve matematik öğrenimini vurgulamak... Tüm bunlar bizi dramatik bir kültür devrimine götürdü ve en sonunda cırt cırt(giysi ve ayakkabılardaki bildiğiniz yapışkan şeritler), Star Trek ve internet gibi şeyler doğdu.

Ancak Ay keşfimiz daha başlamadan bitecek kadar kısa sürdü. Tüm sözlere ve onca bilimkurgu filmlere rağmen insanlar Ay'da üsler kuramadılar, maden çıkaramadılar ve bunu diğer gezegenlere açılacak bir basamak olarak kullanamadılar. Aslında Ay yakında unutulacak ve uzay araştırmalarında bir kenara atılacaktı ─ ama neden?




Ustalıkla kaleme alındı



İnsanın Ay'a ilk ayak basması, 1969'da Apollo 11 ile "insanlık için dev adımı" attığındaydı. Astronotlar iniş sahasına yaklaşırken yayınlanan röportajlarla vergi ödeyerek uzay programına milyarlarca dolar harcayan Amerikan vatandaşları sakinleştiriliyor/tedavi ediliyordu. Okullar ve sınıflarda bile televizyonlar kurulmuş, tüm dünya, gözleri önünde bu büyük olayı izliyordu.

Ancak olaydan yıllar sonra emekli astronot Buzz Aldrin, gördükleri ve duydukları her şeyin incelikle kaleme alındığını ve prova edildiğini; astronotların Ay yüzeyine dair ve uzaktan gördükleri Dünya'ya dair ifadelerinde uyacakları ipucu kartları kullanıldığını belirtti! Görünüşe göre NASA bazı şeylerin kazara milyonlarca izleyiciye ulaşmasından korkuyordu.

Aslında Ay'ın yüzeyini taklit etmek için dev sahneler kurulduğu, Ay Aracının maketi ile uzay kıyafeti giymiş aktörlerin kullanıldığı gayet iyi biliniyor. NASA asıl iniş diye bunların kullanıldığını reddetti. Ama hala sorular var ─ neden yapıldı tüm bunlar?






Gizli kasetler




Apollo uzay programınca Ay'a altı insanlı iniş yapıldı. İnmeden önce astronotlar Komuta Modülünü yörüngeye oturtup çeşitli fotoğraflar çektiler. Sadece TV'de yayınlanan röportajlar değil, astronotlar arasındaki konuşmalar, Houston'daki görev kontrol ve ekip arasındaki irtibat da hassasiyetle kaleme alınıp kaydedilerek radyo ve televizyonlarda böyle yayınlandı.

Ancak, astronotlar arası özel görüşmeyi kaydeden bir başka kaset daha vardı. Gözlemlerindeki zamanlamalar görev programına göre senkronize edilmişti ve böylece Ay üzerindeki tam yerleri daha sonra belirlenebilecekti.


Bu kokpit kasetlerindeki görüşmeler görevleri takiben kağıda döküldü ve 12 yıl boyunca halktan saklandı. Sonunda ortaya çıktıklarında ise NASA'nın halkın bilmesini istemediği pek çok sürprizi açığa çıkmıştı.



Konuşmalar...

LMP: Şu olağanüstü bir krater.
CDR: Onun üzerindeyken bazı fotoğraflar çektiniz mi?
CMP: Hayır. Altımızdan geçiyor -- sonra çekeriz; daha uygun zamanlarımız olacak. Lanet olası anten önümüzde olmadığında.
CMP: Evlat, sanırım başka hiçbir şey bu küçük kraterlerden birinin içinde olmak kadar ıssız/terkedilmiş olamaz, hele şu konik olanlar.
CDR: Orada yaşayanlar herhalde hiç dışarı çıkamazdı.

* * *



CDR: Ay'a bakmak kafamı ağrıtıyor. Daha bakamayacağım. Aşağıda anlayamadığım çok fazla şey var.
CDR: Charlie, lütfen... kitaba sadık kalır mısın?
LMP: Yakıt pilini bu yüzden temizliyorum.
CDR: Oh.
LMP: Benden söylemesi, 8 mile inersek resmen onların arasındaymışız gibi görüneceğiz.
CDR: Elbette öyledir.

* * *


[Apollo 14 4.gün]


CMP: Evlat, TV gösterisini kestiğimize kesinlike memnunum.
LMP: Evet.
CMP: Onun nerede olduğunu gördüğümde gerçekten endişelendim. Allahtan -yayını kesmek için- yalandan bir özrümüz vardı.
LMP: Evet, işte orada.
CMP: Bu gerçekten başka birşey. Bugüne kadar gördüğüm gerçek olup da en tuhaf görünümlü olan şey. Eğer bu birşey ifade ediyorsa (kahkahalar)
LMP: Muhtemelen hayır (ifade etmiyor)
CDR: ...Evet, bu sanırım... bitki örtüsü. Bilirsin, yani eğer bir örnek verilebilecekse, yakın bir örnek. Peki ne kadar üstünde olduğunu bilmiyorsun öyle mi? Yani ölçüsü...
CMP: İşte, aşağıda yine Lovelett'larımız var. Küçük Lovelett(sözlüklerde yok, özel isim ancak krater ismi de değil). O da aynı şunun yönünde. Tamam... O Chaplygin (kraterlerden birinini ismi) ...
LMP: Hangisi Chaplygin?
CMP: Benim tarafımda.
LMP: Mendeleev'e (bir başka krater) doğru mu gidiyoruz?
CMP: O senin sağında olmalı.


LMP: Ben de öyle düşünmüştüm. Evet. İşte orada. Ortasında o izler var.
CMP: Tüm bunları fotoğraflamamız bekleniyor mu?
LMP: Burada King kraterini görüyorum, Stu, eğer ona bakıyorsan?
CMP: Evet, o da hedeflerimizden biri. O Farouk'un en sevdiği kraterlerden.
LMP: Bu da lanet ilginç olanlarından biri. Gerçekten ilginç ha? Hah? O, işte o... sanki... içindeki tepeleri/zirveleri birbirine örülmüş gibi olan.




CMP: Tanrım, şuna bak, Moltke; benim favorim... Şu OÇ'na bak. Tüm şu yolları görüyor musun? Ona doğru uzanan üçgensel yolları gördün mü?


[kaset 17-03417/sayfa 2]

...o küçük şeye akıyor gibi -- kubbesel yapı kubbeler yapılmadan öncesi ya da onun gibi birşey -- koyu renkli sahadaki tüm o şeyler kubbeler gelmeden önce şu kubbesel yapı içinden uçmuş. Diğer bir deyişle, kubbesel yapıların sahayla farklı bir zaman ilişkisi var. Onlar bu zeminden daha gençler.




[Bu fotoğrafı bulduğuma sevindim, çünkü bu tip uçan diskler NASA'nın pek çok uzay çekiminde yer alıyor. Parlak bir halka,dışında da karanlık bir nokta ile bir donutu(Amerikalılar'ın tombul simit biçimli tatlı çöreği) andırıyor. Gözlemin diğer önemli tarafı da disklerin bir yönünde bulunan üçgen karartı.]

Şimdi lütfen NASA tarafından 1996'daki bir görevde çekilmiş şu kayda bakın:






NASA UFO'lar, STS-75 - Tether Olayı


25 Şubat 1996 Pazar günü Space Shuttle Columbia yörüngeye deneysel bir ip(halat/zincir) gönderdi. Deneyin adı Bağlı(zincirli) Uydu Sistemiydi(TSS- 1R) ve amacı Dünya'nın elektromanyetik alanını uyararak bundan elektrik üretmeye çalışmaktı.

Ne yazık ki bu deney sırasında bir problem oldu ve sentetik materyalin kritik seviyede yüklenmesi sonucu 19 km uzunluğundaki halat koptu. Halat koptuğu için deney başarısız olmuştu, ancak yaklaşık 5 saatlik veri kaydedilmişti.

"Bu Tether Olayını" bu kadar ünlü kılan şey, çok fazla tanımlanamayan cismin NASA video kayıtlarında net bir şekilde görünmesiydi. NASA cisimlerin uzay artığı(yıkıntı/enkaz) ve kameraya yakın hareket eden buz parçacıkları olduğunu iddia etti. Ama bu sürede halat mekikten 128 km uzaktaydı. Disk biçimli cisimler zaman zaman halatın önünden geçiyordu ve bu da onları 128 km uzakta yapar. Ayrıca bazıları 1.6 km çapındalardı.

UFO'lar aynı anda her yöne gidiyorlardı ve bazıları hiç yoktan beliriyordu.

Astronotlardan biri "enkaz bizimle birlikte uçuyor" demişti. Uzay enkazları için ilginç bir söylem. Ayrıca onlar Güneş tarafından aydınlanmıyor. NASA onları görebilmek için UV filtreleri kullanıyor. NASA'dan pek çok video izledim ve ne zaman UV filtre kullanırsalar UFO'ların görünür olduğunu gördüm.

[1996 tarihli bu çekimdeki UFO'lar ile Moltke kraterindekilerin benzerliğine dikkat ediniz.]


*  *  *

LMP: Evlat, dümdüz devam eden Otoyol 1'i görebilirsin -- solunda -- hemen orada. Moltke'nin hemen ilerisinde, biraz solunda.
CMP: Evet.
CDR: Şimdi şu U.S. 1'ler nerede duruyorlar bir bakalım. İstiyorsan burada bir monoküler var. [Emre'nin notu: Sanırım tek gözlü dürbünle bakması için yönlendiriyor. U.S. diye bahsettikleri United States değil, bu açıkça belli. Aşağıda izleyip önceden tanıdıkları başka birşeyden bahsediyorlar gibi görünüyor.]
CDR: U.S. 1 orada bir yerde ölmüş/kalmış gibi görünüyor.
CMP: Evet, inşaayı tamamlayamadan paraları bitmiş olmalı.


* * *
[Apollo 11]
GÖREV KONTROL: Ne var orada?...iletişim aksaması(parazit)... Görev Kontrolden Apollo 11'e...
APOLLO 11: Bu bebekler dev gibi efendim...muazzam...Tanrım, buna inanamazsınız! Size söylüyorum, burada başka bir uzay aracı var...kraterin bizden uzak kenarına hizalı duruyor...Ay'dan bizi izliyorlar..."


* * *

[Apollo 14, 4.gün]
CMP: High Sun. İşte, şurada bir tanesi var; tüm fotoğrafı nasıl kapladığı belli oluyor. Çok parlak bir krater. Güneş, onu(kraterden bahsediyor) burada görebilmen için yeterli yükseklikte değil... Evet, sanırım ondan maden çıkarıyorlar.




Ay'da bazıları birkaç mil yüksekliğinde kuleler ve kompleks yapılar fotoğraflandı [yukarıda] ancak bunlar halka verilmeden önce hepsi bulanıklaştırıldı. (teşekkürler www.marsanomalyresearch.com)



Uzaylılar uyardı: Geri gelmeyin!



www.ufocasebook.com sitesinin bildirdiğine göre isminin gizli kalmasını isteyen bir profesör bir NASA sempozyumunda Neil Armstrong ile tartışmaya girdi.



Profesör: Orada Apollo 11'de GERÇEKTE ne oldu?


Armstrong: İnanılmazdı, elbette böyle bir ihtimali hep farkındaydık. Asıl olay şu ki; uyarılmıştık! (uzaylılar tarafından) Bir uzay istasyonu ya da Ay şehrine dair hiç soru olmadı.
Profesör: "Uyarıldık" derken ne demek istediniz?
Armstrong: Detaylara giremem, ancak şunu söyleyebilirim ki, gemileri bizimkinden hem boyut, hem de teknoloji olarak çok fazla ileriydi - Evlat, onlar çok mu büyüktü!... ve tehditkar mıydı! Hayır, uzay istasyonu sorusu yok. (?)
Profesör: Ama NASA'nın Apollo 11'den sonra başka görevleri de oldu?
Armstrong: Doğal olarak NASA o anda bıraktı ve Dünya'da paniği göze alamazdı. Ama bu gerçekten -yemekten- bir kepçe alıp dönmek gibiydi.


Apollo 14 astronotu Ed Mitchell geçenlerde "ziyaret edildiğimizi" açıkladı ve uzaylıları bildiğini, filmlerde gördüğümüz kısa, ince yapılılara benzediklerini söyledi. Kendisine bunlar Ay'da gördükleri gibi mi diye sorulduğunda ise soruyu olumsuz cevapladı.



Kayıp Ay kasetleri



Görünüşe göre NASA Başkan Kennedy mücadelesini kazandıktan hemen sonra Ay'daki dünyadışı varlığının farkına vardı. 1966'dan 1967'ye kadar Ay yörüngesine beş tane uydu fırlattı ve insanlı inişlerin yerini tespit etmek için Ay'ı dolaşarak tüm yüzeyi taradı. Bu uydular son derece sofistike teknolojiyle ve yüksek sınıflı kameralarla donatılmıştı. New York şehri sokaklarındaki bir sakız kağıdını bile -Ay'dan- okuyabilecek derecede oldukları tahmin ediliyordu.

Ay'ı fotoğraflayan uydular filmi kendi içlerinde banyo ediyor, analog bir işlemle bu filmleri daha sonra tarıyor, radyo vericiler ile de bu verileri Dünya'ya aktarıyordu. Bu veriler de Dünya'da 5 cm.lik manyetik bantlara kaydediliyordu. Tamamlandığında, her yüksek çözünürlüklü görüntü 73 cm. X 78 cm. büyüklüğünde oluyordu.

İlk üç uydu Ay'ın görünen yüzünü tararken son giden ikisi de arka yüzünü taradılar. NASA çoktan insanlı Apollo görevlerinin son planlarını tamamlarken gelen fotoğraflar yeni incelenmekteydi. Görünüşe göre halen oynanmakta olan bunca oyun ve gizliliğe bu görüntülerdeki bazı şeyler sebep olmuştu.


11 Aralık 1972'deki son insanlı Apollo görevinden sonra NASA Ay keşif programını durdurdu. 


Üstelik bir sonraki uzaya gönderim için hazırlanmış olan Saturn V roketi, Ay mekiği ve astronotlar hazır olarak görevlendirilmeyi bekliyorlardı ve hepsinin ücreti ödenmişti. Oldukça açıktı ki birşey ─ya da birisi─ Dünyalıları Ay'dan uzak durmaları konusunda uyarmıştı.



Raiders of the Lost Ark filminin final sahnesinde olduğu gibi, Ay aracının tüm kayıtları birden kaybolmuştu ve Ay ile ilgili tüm anormallikler halktan saklanmıştı. Görünüşe göre bir tuz madeni içindeki dev bir depoya kaldırılmıştı ki kazara 1988'de bulundular.

Ne oldukları tam belli değildi. Kasetler JPL ve NASA tarafından incelendi ve tanı koyulmaya çalışıldı; ancak kendilerine özgü kodları nedeniyle kayıtlar izlenemedi. Bu kod ise yalnızca Ampex FR900 kaydedicisiyle okunabiliyordu. Ampex FR900 ise bu kasetleri kaydetmede de kullanılmış olan ilk gerçek kaydediciydi.


Sonunda bir tavuk çiftliği deposunda bulunabilen bir Ampex FR900'ün biraz onarımla binlerce kasedi okuyabilmesi sağlandı. Bu kasetler toplamda 22 ton geliyor ve 2000 Ay görselini içeriyordu. 1992'de NASA bu kayıtları sadece tarihi amaçlarla deşifre etmek için fon sağlama yoluna gitti ancak hiç şaşılmayacak şekilde fon falan gelmiyordu. Bunu üstünde de yıllarca süre geçti.


Birkaç yıl önce bir grup kişi bunu kendi kendilerine deşifre etmeye çalışmaya karar verdi. Anlaşılan o ki bu grup JPL'den hem kasetleri, hem de Ampex FR900 cihazlarını almak konusunda üstün bir ikna yeteneğine sahiptiler. Hatta iki adet Ampex FR900 almayı başararak Kaliforniya'nın Santa Clara Kasabası'ndaki Moffett Federal Havaalanında bulunan terk edilmiş bir McDonalds lokantasına taşındılar. İşte burada görüntüleri deşifre etme görevi başlamıştı, ve bir süre sonra da Ay keşiflerinin neden durdurulduğunu görecektik.



Terk edilmiş McDonalds'ın tezgah arkasında bulunan 22 tonluk 70 mm.lik kasetler. -- Ay'ın çok yüksek çözünürlüklü görüntülerinin tek kopyası.


Kurtarılan Ampex FR900 kaydedicisi.


Bu proje hakkında daha detaylı bilgi şu adreste bulunabilir: www.thelivingmoon.com.


Fikirlerin buluşması mı?




Bu dönemde Ay'da bulunan son insanlı mekik de Ay'dan ayrılırken Ingo Swann isimli bir adam, bir grup bilimadamıyla birlikte Kaliforniya Menlo Park'daki Stanford Araştırma Enstitüsü'nde bazı gizli görüşmeler yapıyordu. Araştırmacılara Parapsikoloji ile ilgili yeni bir disiplini araştırmaları için bir teklif götürmüştü.


Swann, uzaktaki cisimlerin yerini şaşırtıcı doğrulukta tespit ederek onları tarif edebileceğine dair kendi yeteneklerini başarıyla sunmuştu. -- bu yetenek şu an bizim bildiğimiz adıyla "Uzaktan Görme"dir. Araştırma devam ettikçe hala gizem olan bir başka fenomen keşfetmiştiler. -- Uzaktan Görücülerin "görme" yeteneği kendilerine bir coğrafik koordinat(enlem-boylam) verildiğinde güçleniyordu. Görücü bölge hakkında bir bilgi ya da aşinalığa sahip olmasa da yetenek bariz şekilde artıyordu. Ingo Swann bu konuda öyle başarılıydı ki CIA tarafından Sovyetler Birliği'nin gizli lokasyonlarını saptama amacıyla da kullanıldı.

Penetration isimli kitabında Ingo Swann'ın 1975 yılında Ay'daki bazı koordinatları uzaktan tarif etmesi için devlet tarafından kendisine nasıl danışıldığı yazıyor.

Swann uygun zihinsel duruma eriştiğinde asistanı Axel'in O'na "Ay" kelimesini söylemesi, ardından da koordinatları vermesi isteniyordu. Bundan sonra da Swann gördüklerini anlatmaya başlayacaktı.

Verilen noktada Ay'a zihnen indikten sonra, Ingo kumda gördüğü bir deseni tarif etti.



Çok geniş traktör izleri gibi desenler tarif ediyordu. Ama "bunların nasıl olabileceğini anlamı-yorum, bunlar benim anlayamadığım başka birşey olmalılar" diyordu. Sadece bir tür izdiler. Ancak çok yabancıydılar.

O ardından diğer koordinatlara yönlendirildi... ama birşey yanlış gibi görünüyordu. Üzgünüm ─Axel, sanırım Dünya'ya geri döndürüldüm... Sanırım orada... bazı... bir fikrim yok. Ama o her ne idiyse Ay üstünde olamazdı.

Yaklaşık onbeş dakikalık bir kahve molasından sonra Ingo ve Axel Ay'ı uzaktan görme görevine geri döndüler. Axel yine koordinatları verdi ve Ingo ne gördüğünü anlatmaya başladı.

─Pekala, aşağıda, sanki krater içine benzer bir yerdeyim. Orada o tuhaf yeşil pus/sis var, sanki bir tür ışık gibi. Onun ilerisinde herşey karanlık. Işığın nereden geldiğini merak ediyorum.

Burada Ingo aniden sarsılıyor ve durdurmak istiyor. Axel başka ne var diye soruyor.



─Sanırım bundan hoşlanmayacaksın. Gördüğüm şey, yani gördüğümü sandığım şey bazı bildiğimiz ışıklar. Yeşil ışık veriyorlar. 2 sıra halinde görüyorum. Evet stadlarda olduğu gibi, yüksek, dizi halde yanyana bulunan ışıklar. Bir tür kule gibi şeyin üstündeler. Tamam Axel, Ay'da olamam. Sanırım özür dilemek zorundayım. Dünya üzerinde bir yere döndürülüyor gibiyim.

Gördüklerinin Ay'da olduğundan emin olunduktan sonra Ingo'nun aklına, Rusya'nın Amerika'dan önce Ay'da kurmuş olduğu bir tür üs olabileceği ve burayı uzaktan görmesini sormaları geliyor. Devam etmesi isteniyor ve tekrar koordinatlar veriliyor.


─Bir tür ses var, güm güm vurma sesi gibi. Işık kulelerinden birini şimdi daha iyi görüyorum. Hey, o çok ince direklerden yapılmış görünüyor, kalem gibi. Sanki Buckminster Fuller'ın(jeodezik kubbeyi bulan ünlü mimar) prefabrike yapıları gibi. Dur bakayım... Hey, burada her yerde yine şu traktör izlerine benzer şeylerden var. Bunlar tahminen 30 cm. civarı. Bu durumda... eğer doğru bir şekilde hesaplamaya çalışırsak... Çok yüksek -- yaklaşık.. ya da şöyle diyeyim 30 metreden yüksek. Ama? Bir dakika, kraterin kenarı hakkında anlık bir görüntü aldım. Onun üstünde sanırım çok büyük bir kule gördüm. Çok büyük, gerçekten çok büyük. Eğer bunu New York'dan alışkın olduğum bir şeyle kıyaslarsam Birleşmiş Milletler'in sekreterlik binası kadar yüksek olduğunu söyleyebilirim -- bu bina 39 katlıdır.


Daha sonra Ingo'ya gördüğü şeyin gerçek olduğu, ama onun Ruslar ya da Amerikalılar tarafından yapılmadığı söylendi. Kimler tarafından yapıldığı söylenmemişti ama Ingo anladı. Şaşırdı, ve sonraki sabahın seansına kadar ara vermek istedi.

Ingo Swann'a yine koordinatlar verilmiş, gördüklerini karalaması istenmişti. O madencilik yapıldığını düşündürten kubbeler, tüpler, köprüler, ağlar ve evler gibi görünen yapılar tarif etti. Evlerden birinde bir tür kişiler gördü.


─ Anlayamadığım bir iş üstünde çalışan meşgul bazı kişiler gördüm. Orası karanlıktı. Hava ince bir tozla doluydu ve değişik bir ışıklandırma vardı. -- koyu limon yeşilimsi bir sis gibi.Onlarla ilgili kısmı da şu ki, ya insandılar ya da bize çok benziyordular. Ama hepsi erkekti ve hepsi çıplak olduğundan bunu görebiliyordum. Niye böyle olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Bir dağ ya da tepeyi deliyorlarmış gibi hissediyordum.


─Yaşanır bir çevre yaratmanın yolunu bulmuş olmalılar; ılık olması ve solunacak hava olması. Ama neden çıplak gezsinler ki?



Ardından Ingo güçlü bir korku hissetti. Kaçmak istedi. İzlediği insansılardan biri Ingo'nun bulunduğu yöne bakmıştı ve izlendiğini anlamış gibi göründü.

─Sanırım beni gördüler Axel! Sanırım beni işaret ettiler. Bunu nasıl yapabildiler... tek şartla... Onlarda da yüksek psişik algılar olmalıydı.


Bu noktada asistanı Axel O'nu riske atmak istemediğini, seansı sonlandırmak istediğini söyledi. Orada birileri olduğu besbelli. Dost görünmüyordular ve kimdi bu varlıklar?



İşte bu nedenledir ki bir daha Ay'a gitmedik.

Dan Eden sundu; Viewzone

Orijinal metin: humansarefree.com

Çeviri: Emre Güney


Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

1 yorum:

  1. AY TÜRK ün sırrıdır.gidemezler kalamazlar izin yok.
    Sır yakında görünür olur her kes mutmain olur.

    YanıtlaSil