Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Bu bayram siz ne kurban edeceksiniz?

By | Leave a Comment


Bir dostumun başından geçmiş gerçek bir hikayedir ve gerçek konuşmalardır.

kurban bayramı allah icin kurban etmek
Bu bayram siz ne kurban edeceksiniz?
Hayat bu kadar derin, karmaşık ve hızlıyken otopark kapıları neden bu kadar yavaş ve gamsızdı? Sitemin otoparkına bir gireyim, ilk işim, biten cam suyunu doldurmak ve bir an önce eve çıkıp sakin bir gece geçirmekti. Bu aralar beni gören komşular aşağıda bana çok takılıyordu. Son yıllarda yaşadığım talihsiz çalkantıları duymayan kalmamıştı. Sitemizin güvenlik görevlisi Ferit volta atıyor takılıyordu. Aracımın motor kapağını da açınca hal hatır ve durumları soruşturmaya bana yöneldi.

─ Nasılsın abi, neler yaptın, bir gelişme var mı?
─ Uğraşıyoruz be Ferit. Çözeceğiz mutlaka. Sen nasılsın? Benim de cam suyu bitmiş de...
─ Abi ben senin durumuna öyle üzülüyorum ki! Ve Allah'ın bunca kötü insan dururken, hırsız, uğursuz, katil dururken; bu belaları, dertleri neden senin gibi bir insana verdiğini de bir türlü anlamıyorum.
─ Gerçekten de böyle mi düşünüyorsun?
─ Öyle değil mi abi? Hayır ve şerri Allah yaratmadı mı? Allah isteyince zenginlik, sağlık, mutluluk, güzellik verir; istediğine de tepesinden bela yağdırır, her işi ters gider, muhallebi yerken dişi kırılır, Allah Ona hayırsız evlatlar verir ve sağlığını bozar! Öyle değil mi?
─ Yani yaşadığım tüm bu maddi sıkıntıların, dertlerin, belaların ve işlerimin ters gitmesinin sebebi Allah mı?
─ Evet abi! Şüphesiz...
─ Nereden biliyorsun da bu kadar kesin konuşabiliyorsun?
─ Kur'an'da yazıyor ya abi!
─ Öyle mi?
─ Tabii ki.
─ Sen Kur'an'ı okudun mu?
─ Hayır okumadım.
─ Okumadığın bir kitaba mı inanıyorsun? Ve de okumadığın halde ne yazdığını, ne söylediğini nereden biliyorsun ki Kur'an'ın?
─ Hocalar söylüyor abi.
─ Ya hocalar yanlış söylüyorsa? Ya Kur'an'da olmayan bir Allah'ı; kötülük yapan, cezalandıran, kafasına göre dert gönlüne göre mutluluk dağıtan ve neyi neden yaptığı sorgulanmayan bir "sahte allahı" size kakalıyorlarsa?
─ Tövbe de abi, olur mu öyle şey!
─ Ne olur mu?
─ Hocalar hiç öyle bir şey yaparlar mı? Niye yapsınlar ki?
─ Ne yani; Allah yapar ama hocalar yapmaz öyle mi?
─ Yok abi ben öyle demedim ki!
─ Ne dedin peki?
─ Abi şimdi sen de kafamı karıştırmaya çalışıyorsun değil mi? (güldü)
─ Peki sana bir soru sorabilir miyim?
─ Sor abi...
─ Sence Allah'ın yapamayacağı bir şey var mıdır?
─ Tövbe haşaa! Ne diyon sen abi? Allah'ın yapamayacağı ne olabilir ki?
─ Yok diyorsun yani!
─ Tabii ki abi! Allah isterse dağları insanların üzerine kaldırıp atar! Depremler yapar, seller yapar, kuraklık yapar, bir sürü hastalıklar yaratır... Ohoooo....
─ Allah Allah! Bu Allah hiç iyi bir şey yapmaz mı?
─ Olur mu abi!
─ Mesela neler yapar iyi olarak?
─ ....! Iıııı.... şeyy... Bize çocuk verir, sağlık verir, besler...
─ Çocuğu Allah mı verdi sana?
─ Tabii ki!
─ Bir sabah kalktın ki kapının önünde bir bebek öyle mi?
─ Dalga geçme abi yaa!
─ Peki... Sana bir soru sorayım mı?
─ Neyle ilgili?
─ Allah ile.
─ Sor abi!
─ Sence, senin tanıdığın Allah'ın yapamayacağı bir şey var mıdır?
─ Olur mu abi. Olabilir mi öyle bir şey!?
─ Olur tabii. Mesela benim inandığım Kur'an'daki Allah haksızlık yapamaz! Kötülük yapamaz! Adam kayıramaz ve kandıramaz! Benim inandığım Allah seni senin annenden babandan daha az sevemez! Benim inandığım Allah evlatlarının hatalarını, yanlışlarını hoş gören, bir anneden bile daha az anlayışlı ve daha az bağışlayıcı olamaz! Onları cayır cayır yakmak için cehennemler kurup acıyı canlı tutsun diye zebaniler yaratmaz. Her kuluna tek bir yaşam hakkı verdiği halde kafasına göre birini sağlıklı, birini sakat; birini dünyalar güzeli, diğerini çirkin; birini akıllı, diğerini aptal; birini kuvvetli, diğerini zayıf; birini zengin, diğerini fakir; birini bülbül sesli, diğerini dilsiz yaratmaz! Yaratamaz! Çünkü benim inandığım Allah saf sevgidir aslında. Saf hoşgörü ve saf affeden gönüldür! "O" saf iyiliktir! O saf adalettir ve O abes iş yapmaz. Yapamaz! Çünkü O tüm alemleri sevgisinden vareden Allah'tır!
─ Kafamı karıştırdın abi yaa...
─ İyidir iyidir! Peki sen kurban kesecek misin  bu bayramda Ferit?
─ Nerde abi yaa. Çok borcum var. Kesemem ki?! 
─ Peki kesebilseydin niçin kesecektin o hayvanı?
─ Kurban diye kesecektim abi.
─ Sen Allah'ın senin keseceğin kurbandan nasıl bir fayda sağlayacağını, nasıl bir çıkarı olacağını düşünüyorsun?
─ O'nun için kan akıtıyoruz ya abi! Etini de paylaşıyoruz.
─ Rüşvetçi, hırsız, hak yiyen olduğu bilinen biri gidip 40 bin liralık bir boğa kesince bunun Allah'a nasıl bir faydası oluyor sence? Helâl olmadığı aşikar olan bir parayla satın aldığı; ama tek bir kılını bile yaratmaktan, can vermekten aciz olduğu, Allah'ın yarattığı, can verdiği bir canlının canını ve kanını o hayvanı yaratana kurban ediyorsun... Öyle mi? Sence bu hareketin Allah'ı aptal yerine koymaktan ne farkı var?
─ Ama abi, Allah İbrahim peygamber oğlunu kesmesin diye, Allah'a kurban etmesin diye koç göndermiş ya Ona.
─ Hadi ya! Öyle mi yapmış?
─ Dalga geçme abi yaa...
─ Niye kesiyormuş ki İbrahim peygamber oğlunu?
─ Allah'a, O'nu oğlundan bile çok sevdiğini göstermek için.
─ Kim vermiş bu aklı Ona?
─ Abi Allah emretmiş ya! Oğlunu çok seviyor diye Onun sevgisini sınamış! Al bıçağı kes oğlunun boynunu ki inanayım senin beni ondan çok sevdiğine diye...!
─ Peki! Sence bu normal bir davranış mı?
─ Kur'an'da yazıyor abi ya!
─ Bu da Kur'an'da böyle mi anlatılıyormuş?
─ Eveet...
─ Hayır! O iş öyle değil kardeş! Kur'an'da anlatılmak istenen ve Allah'ın İbrahim peygamberden kurban etmesini istediği şey kendini "hak yolundan", doğru yoldan çıkarma potansiyeli olan bir nefsini kurban etmesiydi! Ve Hz. İbrahim'in hak olmayan bir hale gelen nefsi ise 70'inden sonra sahip olduğu oğluna karşı hissettiği ve Onun aklını yoldan çıkaracak tutkulu sevgisi idi... Bağımlılık haline, zaaf haline gelmiş ve yanlışa, kötülüğe sebep olabilecek potansiyele sahip olan bir duygu "sevgi" olarak adlandırılamaz... Bunun adı tutkudur! Tutkular bağımlılıklara dönüşür ve bağımlılıklar özgür bırakıldığınız akıllarınızı teslim alarak iradelerinize hükmetmeye başlar...
Hz. İbrahim'le olan diyalog asla bir eylemle sonuçlanmamıştı. Bu insanlara anlatılan bir meseldir... Bir insan kendisinin olmayan bir şeyi, kendisine bırakılan bir emaneti, kendinde olmayan bir şeyi bir başkasına verebilir, hediye edebilir veya kurban edebilir mi sence!
─ Edemez tabii abi... Olacak şey mi bu?
─ Ferit kardeş, baban yaşıyor mu senin?
─ Yaşıyor abi.
─ Ona hiç hediye aldın mı bu güne kadar?
─ Babalar günü falan için mi?
─ Ya, her nedenle olursa olsun. Aldın mı?
─ Almadım abi.
─ Almak ister miydin?
─ Aslında iyi olurdu abi yaa!
─ Bu bayramda al bari.
─ Para durumum berbat abi yaa! 45 bin borcum var!
─ Sen de hediyenin parasını babandan iste!
─ Olur mu abi yaa... İyi kafa buldun benimle ha.
─ Yoo! Kafa falan bulmuyorum kesinlikle. Neyse. İsteyemiyorsan çaktırmadan cebinden para alıp öyle al hediyeyi.
─ Ne anlamı var abi! Adamın parasını çalıp o parayla Ona hediye alınır mı yaa!
─ Niye ki: Allah'ın can verdiği bir hayvanın bedenini ve canını "Allah için hiç bir anlamı olmayan" paralarıyla satın alıp Allah'ın verdiği o canı ve o canı o bedende canlı tutan kanı Allah'a ne yüzle kurban ediyorlarsa! Benim önerimin de bu ahlaksızlıktan ne farkı var ki?
─ Abi beni aptal ettin valla!
─ İyidir, iyidir! Kıvama geldin demektir.
─ Ne kıvamı abi.
─ Kurban etme kıvamı koçum!
─ Ne kurban edeceğiz abi?
─ Ağzındaki sigarayı!
─ Niye ki? Allah sigara mı içiyor abi?
─ Allah et yediği için mi hayvan kurban ediyorsunuz?
─ Valla abi, ben bu konuşmanın sonundan korkmaya başladım!
─ Kaç paket sigara içiyorsun günde?
─ 1.5..! Bazen ikiyi bulduğu oluyor!
─ Eşin çalışıyor mu?
─ Evet abi. Temizliğe gidiyor.
─ Peki O sigara içiyor mu?
─ Hayır abi.
─ Yani sen çocuklarının, ailenin payından çalarak her ay en az 400 Lirayı sigaraya harcıyorsun öyle mi?
─ Mecburen abi yaa! Bir de seviyorum abi sigarayı.
─ Seni öldüreceğini bile bile mi?
─ He valla abi! Bile bile...
─ İşte sana hak olan kurbanın! Senin kurban etmen gereken ve Allah'ı da memnun edecek şey "sigara alışkanlığını" kurban etmendir.
─ Abi vallahi ben biliyordum sonunu bana bağlayacağını! Ama aslında haklısın abi yaa! Çok doğru konuştun vallahi de billahi de...
─ İyi iyi, çok sevindim! Kurban edecek misin sigarayı bu bayram?
─ Yok abi yaa! Mümkün değil bu sıralar.
─ Peki piyangodan 50 bin Lira çıksa bir koçu kurbanlık keser miydin?
─ İki tane bile keserim valla abi!
─ Peki piyangodan parayı kim çıkartacak?
─ Allah isterse çıkar abi!
─ Yani Allah'ın havadan, hiç yoktan verdiği parayla iki koçun canına kıymayı, kurban etmeyi göze alıyorsun! Ama içtiğin, bağımlısı olduğun sigara alışkanlığının canına almaya, sigarayı kurban etmeyi göze alamıyorsun öyle mi?
─ Sanki öyle anlaşıldı değil mi abi?
─ Yoo hiç de anlaşılmadı!
─ Nasıl yani?
─ Çünkü öyle! Ucu sana dokunacak, bir müddet seni rahatsız edecek bir şeyi; sana zararlı bir alışkanlığını, tutsağı olduğun dünyevi bir hazzı kurban etmeye yüreğinin yetmediği, ve mabadının yemediği apaçık ortada!
─ Yapma abi yaa!


Bir dostumun başından geçmiş gerçek bir konuşmadır. #YDI için uyanış her zaman en büyük öncelik oldu. Bir çok dalda uyanış mümkün ve artarak devam ediyor. Sizin de böyle uyanış ya da uyandırış hikayeleriniz varsa ve yayınlamamı isterseniz benimle irtibata geçin. 

09 Eylül 2016


Aşağıda Ahmed Hulusi'nin bakış açısını da izleyebilirsiniz
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

0 yorum: