Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Aydınlanma yıkıcı bir süreçtir

By | 3 comments

“Aydınlanma yıkıcı bir süreçtir. Daha iyi ya da daha mutlu olmakla ilgisi yoktur. Aydınlanma, sahteliğin un ufak olmasıdır. Oyunlardan oluşan ön cephenin arkasını görmektir. Doğru olduğunu sandığımız her şeyin kökünden yok edilmesidir.” – Adyashanti

Aydınlanma, parkta yapılan bir yürüyüş değil, cehennemde bir yolculuktur. El üstünde tuttuğunuz tüm inançlarınızın ve kendiniz ile ilgili bütün düşüncelerinizin alaşağı edilmesidir. Başka yolu yoktur. Gölgelerimizle yüzleşmeliyiz. Kim olduğumuza dair yanlış fikirlerimizin paramparça olduğu yerdir orası. Yanlış inançlarımızın hepsinin yok edildiği yer. Bu yanlış düşüncelerle yüzleşmeli ve onların yanlış olduklarını kabul etmeliyiz. Ancak bu şekilde iyileşebilir, tekrar bir bütün olabilir ve dürüst bir şekilde yaşayabiliriz.


The Fountain (2006) ─ Kaynak Filminden
-En iyi spiritüel filmlerde başı çeker-
Tam bir teslimiyet, insanın kendine karşı zalimce dürüst olduğu bir süreçtir. Dayanılması ne kadar güç olsa da gerçeği bütünüyle kabul etmek için çıkılan yoldur. Hayatımız boyunca dünya hakkında, tinsellik hakkında, kendimiz hakkında çok fazla sayıda yanlış fikre kapılırız. Maskeler oluştururuz ve görünen yüzlere inanırız. Bunların hepsi sahte. Hepsinin temelinde aldatmalar ve düzenbazlık var. Kendimizi her an kandırıyoruz ve dünya da bizi her an kandırıyor. Zihnimizde, en saçma şeyleri haklı çıkararak sürekli bir zihinsel uyumsuzluk halinde yaşıyoruz. Kendimize devamlı yalan söylüyoruz…

Ve bu yalanlara inanıyoruz. Aradığınız gerçeği uyandırmak için yalanları yerle bir etmek zorundasınız. Fakat yalanlara fazla bağlıyız. Aldatıcılara tutunmak ve aynı zamanda aydınlanmak istiyoruz. Bu mümkün değildir. Oysa mümkün olduğunu söyleyen yüzlerce sahte bilge ve “spiritüel öğretmen” olacaktır. Size mutlu, memnun, sakin olmanız, ruh eşinizi bulmanız, olumlu olmanız, doğru işi bulmanız, çok para kazanmanız, çakralarınızı dengelemeniz, sağlıklı olmanız ve isteyebileceğiniz diğer şeyler için yollar önerirler. Bunun aydınlanmayla ilgisi yoktur. Sadece egoyu parlatır. Bu önerilerin hepsi sizi başladığınız noktaya geri götürür. Şanslıysanız altın bir kafes bile alabilirsiniz ama kafes yine kafestir ve köleliğe mahkûm olmaya devam edersiniz. Birçok insanın izlemeyi tercih ettiği yol budur. Sürünün izleyip durduğu yol.

Gerçek ve özgürlüğe götüren yolda yürümek için cesaret, sezgi ve kendine karşı dürüstlük gerekir. Pek çok insan bu özelliklere sahip değildir. Çocukluğumuzdan itibaren maruz kaldığımız programlama saldırılarıyla zayıf düşüyoruz. Çoğu insan, aldatılan diğer ruhların yanında kendilerini iyi hissettikleri için sürüde kalmak ister. Öyle herkes sürüden ayrılamaz. Siddhartha yolu, kolay bir yol değildir. Varlığınızın her parçasını darmadağın edecek, güvenilmez bir yoldur. Bu yolu yürüyecek kişinin belirli özelliklere sahip olması gerekir; gerçek benliğini bulmak için her şeyden vazgeçmeye hazır olması gerekir.

Ama, gerçekten aydınlanıp dünyayı yeni gözlerle görmeye başladıktan sonra çok geçmeden aynı şeyi başka kimsenin görmediğini fark edersiniz. Yaşadıklarımı birkaç kişiye anlatmaya çalıştımsa da kimse bana inanmadı. Acı çektiğim için bunalıma girdiğimi ve kafayı yediğimi düşündüler. Onlara, yanlış inançlarını gösterdiği için, söylediklerimi kimse duymak istemedi. Bu nedenle sekiz yıl boyunca sessiz kaldım. 

“Uyandım ve gördüğüm tek şey dünyanın geri kalanının uykuda olduğuydu.” – Leonardo da Vinci

Kendini bulmak için Siddartha yoluna çıkmaya karar veren biri kısa süre içinde bu yolda yalnız olduğunu anlar. Sürü aksi yönde ilerlemektedir. Kişi buna; yalnızken kendisini iyi hissetmeye ve diğerleri tarafından anlaşılmamaya hazırlıklı olmalıdır.

Eckhart Tolle’nin dediği gibi, yanlış düşüncelerinizi, sahte benliğinizi, hayat hikâyenizi parçalamak için ruhun karanlık gecesini beklemenize gerek yok. Bu yola bilinçli olarak çıkabilirsiniz. Ancak bunun için cesaret, sezgi ve kendine karşı dürüst olmak gerekir. Zihin çok düzenbaz bir muhaliftir ve uyanışınız, zihnin üzerinizdeki etkisini sona erdireceği için sizi her adımda aldatacaktır. Yine de bu başarılabilir. Nisargadatta Maharaj başardı. Sadece lütfun içinizde harekete geçmesine izin vermeniz gerek.“Konu içten bir dönüşüm geçirmek olduğunda yapabileceğiniz bir şey yoktur. Kendinizi dönüştüremezsiniz, arkadaşlarınızı ya da başka hiç kimseyi de dönüştürmeniz mümkün değildir. Yapabileceğiniz tek şey, dönüşümün gerçekleşmesi için, lütuf ve sevginin girebilmesi için bir alan yaratmaktır.” – Eckhart Tolle
Yani seçim, herkesin kendi elinde. Bunu sizin yerinize kimse yapamaz. Benim ya da başka herhangi birinin verebileceği tek şey, doğru yolu gösteren işaret direkleridir. O yola siz, tek başınıza çıkmalısınız. Yazdıklarımı okuyup harekete geçmediğiniz, o yola kendiniz çıkmadığınız sürece pek faydasını göremezsiniz. Sadece işaret direklerinde takılıp varmanız gereken yere çoktan vardığınızı düşünürsünüz.

Bu yol, katiyen cesareti olmayanlara, korkaklara göre değildir. Ama başka yolu yoktur. Kimse gelip size bir sihirli değnekle dokunmayacak. Bu, yıkımla dolu bir yol ve sorulacak soru şudur: “Neleri feda etmeye hazırsınız? Ne kadar dayanabilirsiniz?”
Bu yol, katiyen cesareti olmayanlara, korkaklara göre değildir. Ama başka yolu yoktur. Kimse gelip size bir sihirli değnekle dokunmayacak. Bu, yıkımla dolu bir yol ve sorulacak soru şudur: “Neleri feda etmeye hazırsınız? Ne kadar dayanabilirsiniz?” Çünkü bu yolda her şeyden vazgeçmeniz gerekecek. Her bir parçanız harap olacak. Buna dayanabilir misiniz? Bhaktivinode Thakur’un yazdığı gibi, “Yaşamak için ölmek zorundasınız.” Peki, bu konuda ne kadar ciddisiniz? Ne kadarını istiyorsunuz? Bunun için ne kadar bedel ödeyeceksiniz?

Greg Calise’nin Awakening is a Destructive Process (Aydınlanma Yıkıcı bir Süreçtir) isimli makalesinden uyarlanmıştır.


Kaynak: Science and Nonduality
Çeviri: Burçin İçdem


Banu'ya sevgilerimle!
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

3 yorum:

  1. Emre Bey,paylaştığınız yazı bir harika..Bir an acaba beni mi anlatıyor dedim...Nirvanaya eremedim ama kapısına geldim... En şaşırtıcısı ne biliyor musunuz? Bu yola çıkmadan önce olmazsa olmazlarınız var ya, yola koyulduğunuzda çocukluk aşkınız aklınıza geldiğinde nasıl tatlı tatlı gülümsüyorsanız, işte aynı şekilde gülümsüyorsunuz sıcacık ama hiç pişmanlık barındırmayan bir gülümsemeyle...
    Herkes sağa sola hızlandırılmış bir film sahnesi gibi koşuştururken siz elinizde kumanda sakin ama bir o kadar da hüzünle izliyorsunuz olan biteni...Bir sonraki ay yüklü bir ödemeniz vardır ya da benzer bir sıkıntınız...O sizin için bir sıkıntı değildir artık... Yeter ki "Benim, herkesin ve bütünün hayrına olacak şekilde şunu istiyorum" deyin...O ya da daha iyisi oluveriyor sihirli bir değnek dokunmuşçasına her şeye...En önemlisi bu seviyeye adım adım gelebildiyseniz, oradan inme ya da düşüş diye bir şey yok... Düşer gibi olursanız hemen yedek paraşütünüz devreye giriyor size sormadan...Nirvana ya ermek dileğiyle...

    YanıtlaSil
  2. Bu harika yazı için sonsuz teşekkürler.Şimdiye değin okudum en gerçek en doğru spiritüel yazıydı.

    YanıtlaSil