Kucaklaşıp birlikte çalışalım
Hepimizde ayrı ayrı etiketler, maskeler, ünvanlar, ait olunan grup ve topluluklar... Şekil şekil amaçlar ve yaşam stilleri. Ama bakıyorum hiçbir şey değişik değil. Herkes aynı şoktan hayatı yaşıyor. Hepsi farklı olduğunu iddia ediyor ama hiçbir yaşamın yok birbirinden farkı.
Seni tanıyorum. Ben de onlardan biriyim. Barışalım |
İnsanla hayvan arasında seçim
Sonra yaşam stili olarak ayrı yollar seçen ve bu yollardan gidenler var. Yeşilaycı, et yiyen, vejetaryen, daha da iyisi vegan, hayvan seven, hayvan sevmeyen, hatta kürk giyen... Ben vejetaryen olduğu için daha çok seven, daha sağlıklı olan, daha güzel tuvalete çıkan ya da bu yüzden cildi daha gergin olan birini görmedim. Hayvan ürünlerinden kaçınanların daha meleksi olduklarını görmediğim gibi et yiyenlerin de bir vegandan daha şeytani olmadıklarını onlarca kez gözlemledim. Daha doğrusu bunların genellenip bir zümreleşme ya da etiket malzemesi yapılmasını anlamıyorum. Bununla birlikte et yenen bir masada sessiz sedasız vejeteryan geleneğine göre beslenen ve sofrayı paylaştığı et yiyici dostlarını en az hayvanlar kadar çok seven dostlarım da var.
Hayvanlara karşı aşırı duyarlı kitlenin çok büyük bir kısmı psikoloji bilmiyor ve enerjilerin nasıl işlediği konusunda endişe verici derecede bilgisizler. Önemli kısmının sosyal medya profilleri sakıncalı ve mezbahada çalışan bir kasaptan daha çok miktarda vahşet içeriyor. Amerika'nın dünyaya dayattığı politika gibi, barışı savaşla getiremezsiniz. Önce kendinizi, sonra insanı, sonra hayvanları seveceksiniz. Bu kadar ileri gidip insanlara küsen, öfke ve nefretle böğüren ve kendini hayvanlara adayanlar var. Hayvanların da en az insanlar kadar sevgi, değer ve saygı görebilecekleri bir dünya için yine kendi ırkınız olan insanlara ihtiyacınız var. Sonuçta bu işi onlarla çözeceksiniz. Hayvanları sevebilir, hayvanlar tarafından koşulsuzca ve beklentisizce sevilebilirsiniz. Ancak sevgiyi ve sorumluluğu öğrenmek dışında salt hayvanlarla gelişemezsiniz. Salt hayvanlarla insan ilişkileri üzerinde çalışamaz, karmalarınızı çözemez, tekamül edemezsiniz. Bu takıntılı, obsesif bir fanatizmdir.
Spiritüeller, şifacılar ve yaşam koçları
Nice yaşam koçları, NLP'ciler, EFT'ciler, Reiki'ciler, Access Bars'cılar ve diğer şifacılar... Ben hiçbir tanesinin bu yöntemlerle yeryüzündeki meleklere dönüştüğünü, aile, akraba ve iş çevrelerinde herkesçe sevilen filinta gibi birer kahraman olduklarını görmedim. Hepsi seninle, benimle aynı mevzuları kafalarına takmaya devam ediyor. Emin ol onlar da evlenip boşanıyor, onlar da dedikodu yapıyor, acı tatlı yalanlar söylüyor ve bir şeylere delice sinirlenebiliyorlar.
Şu insan denen bilinçli varlık... Bir bakıyorsun yeryüzündeki melek oluveriyor, bir bakıyorsun şeytana taş çıkartan kıvrak bir kötülükle seni ortada bırakıveriyor. Ya da iyi görünüp yıllarca sana usul usul pusu kuran, hazırlık yapıp o ideal anı bekleyenler var. Bir et yığını gibi içi boş olanlar da var. Hesapta çeşit çeşit güzelliklerle dolu yollardan yürüyor, arkamızda bıraktığımız insanlara da güller döküp, güzel kokular saçıyoruz. Yani dışarı gösterdiğimiz -gerçekten ırak- resim bu.
Sevgilisiyle kavga edip meditasyona oturuyor
Oldu mu bu şimdi? Evinde huzur yok; Sabah kahvesinde dedikodunun beline vurmuşsun, iş yerinde iftiranı atmışsın, akşam korkuyla yönetmek için çocuğuna yalan söylemiş onu incitmişsin, babana gıcık oluyor, dayını bir kaşık suda boğmak istiyorsun... Üstüne karı-kocana kapıyı çarpıp dünyayı güzelleştireceğin meditasyona öyle oturuyorsun. Oldu mu?
Tamam... Seni tanıyorum. Ben de bunlardan biriyim. Ver elini birlikte çalışalım.
Farklı olmak ya da olduğumuzu sanmak hoşumuza mı gidiyor? Bir etiket ya da gruba aidiyet hissi mi arıyoruz? Bu bir güven duygusu ve güç gösterisi mi? Bir ambalaj giymek zorunda mıyız? Ne farkı yahu?! Bu topraklarda bir ateist bile camide yıkanıp dualarla gömülmüyor mu?
0 yorum: