Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Cidden özgür müyüz?

By | Leave a Comment

Gurdjieff'ten insan iç dünyası ve özgürlük üzerine...

Gerçekten özgür müyüz?
Kendimizi bilmek için çaba harcıyorsak özgürlük için de çaba harcamalıyız. Kendini bilme ve daha ileri doğru kendini geliştirme görevi o kadar önemli ve ciddidir ve o kadar yoğun bir çaba ister ki, bunu eski tarzda ve diğer işlerimizin arasında yapmak olanaksızdır. Bu vazifeyi üstlenen biri bunu yaşamında ilk sıraya koymak zorundadır çünkü yaşam önemsiz şeylere harcanamayacak kadar kısadır.

İnsanın bu araştırmasında zamanını yararlı bir şekilde harcamasını her türlü bağlılıktan özgürleşmek dışında ne sağlayabilir?

G.I.Gurdjieff
Özgürlük ve ciddiyet. Tabi burada çatık kaşlar, büzülmüş dudaklar, dikkatle yapılan hareketler ve dikkatle seçilen sözcükler yoluyla gösterilen bir ciddiyetten değil, bu araştırmada kararlılık ve devamlılık, yoğunluk ve tutarlılık getiren bir ciddiyetten söz ediyoruz, yani kişi dinlenirken bile asıl vazifesine devam etmektedir.

Sorun kendinize, özgür müsünüz? Maddi anlamda güvencedeyse, yarını için endişelenmesine gerek yoksa, geçimi için bir başkasına ihtiyacı yoksa veya yaşam koşullarını kendisi belirleyebilecek durumdaysa pek çok kişi bu soruya "evet" diye yanıt verme eğilimindedir. Fakat bu özgürlük müdür? Özgürlük sadece dışsal koşullar meselesi midir?


Diyelim ki çok paranız var. Lüks içinde yaşıyor, saygı ve itibar görüyorsunuz. İyi organize ettiğiniz işinizi yürüten insanlar son derece dürüstler ve size bağlılar. Tek kelimeyle çok iyi bir hayatınız var. Belki kendinizi tamamen özgür biri olarak görüyorsunuz, ne de olsa zamanınız tamamen size ait. Sanattan çok iyi anlıyor, bir fincan kahve içimi süresinde dünya sorunlarını hallediyor, hatta gizli ruhsal güçlerin geliştirilmesiyle bile ilgileniyorsunuz. Ruhun sorunları size yabancı değil ve felsefi fikirler konusunda son derece bilgilisiniz. Eğitimli ve çok okuyan birisiniz. Bazı konularda derin bilgiye sahip olduğunuzdan, zeki biri olarak tanınan bir insansınız çünkü her türlü uğraş içinde yolunuzu kolayca buluyorsunuz; siz kültürlü insanın bir örneğisiniz. Kısacası gıpta edilecek birisiniz. 

Sabahleyin kötü bir rüyanın etkisi altında uyanıyorsunuz. Bu hafifçe sıkıntılı ruh hali biraz sonra kayboluyor fakat halsizlik ve hareketlerinizde belirsizlik tarzında üzerinizde izini bırakıyor. Saçınızı taramak için aynaya gidiyor ve kazayla tarağınızı yere düşürüyorsunuz. Onu yerden alıyor ve tozunu alırken tekrar düşürüyorsunuz. Bu kez sabırsız bir şekilde tekrar yerden alıyorsunuz ve bu yüzden de üçüncü kez düşürüyorsunuz. Havada yakalamaya çalışıyorsunuz fakat bu kez de aynaya çarpıyor. Tutmak için hamla yapıyorsunuz. Şangır!.. O çok gurur duyduğunuz antika aynanızda yıldız biçimli çatlaklar oluşuveriyor. Lanet olsun!.. Hoşnutsuzluk kayıtları çalışmaya başlıyor. Sinirinizi başka birinden çıkartmalısınız. Hizmetçinizin, gazeteyi sabah kahvenizin yanına koymayı unuttuğunu fark ediyorsunuz, sabrınız taşıyor ve evde bu lanet adama artık daha fazla dayanamayacağınıza karar veriyorsunuz. 

Sonra dışarı çıkma vaktiniz geliyor. Havanın güzel olması, gideceğiniz yolun da uzak olmamasından yararlanarak arabanız sizi arkadan takip ederken yürümeye karar veriyorsunuz. Parlak güneş sizi biraz yumuşatıyor. Kaldırımda bilinçsiz bir şekilde yatan bir adamın çevresinde toplanmış olan kalabalık dikkatinizi çekiyor. Seyredenlerin de yardımıyla adam bir taksiye konulup hastaneye götürülüyor. Sürücünün yüzünün o andaki halinin size ne kadar aşina geldiğini, sizde bazı çağrışımlar uyandırdığını ve size geçen yıl yaptığınız kazayı hatırlattığını fark ediyorsunuz. Neşeli bir doğum günü partisinden eve dönüyordunuz.
Pasta ne kadar da lezzetliydi!.. Şu sizin sabah gazetenizi unutan hizmetçi de kahvaltınızı mahvetti doğrusu. Niçin bunu şimdi telafi etmeyesiniz? Ne de olsa kahve ve kek son derece önemlidir. İşte bazen arkadaşlarınızla gittiğiniz ünlü kafe. Peki ama niye şu kaza aklınıza geliverdi? Sabahki tatsızlığı neredeyse tamamen unutmuştunuz. Şimdi kekiniz ve kahveniz gerçekten size lezzetli geliyor mu?

Yan masadaki iki bayanı görüyorsunuz. Ne kadar çekici bir sarışın! Size bir göz atıp arkadaşına fısıldıyor, "İşte hoşlandığım türde bir erkek..."

Tabi ki bu dertlerinizin hiçbiri de zaman harcamaya veya kendinizi üzmeye değmez. Sarışın bayanla karşılaştığınızda ruh halinizin nasıl değiştiğini ve orada olduğunuz sürece nasıl aynı şekilde kaldığını fark ettiniz mi? Neşeli bir melodi mırıldanarak eve dönüyorsunuz ve kırık ayna sizde sadece bir gülümseme uyandırıyor. Ama sabahleyin yapmak üzere çıktığınız iş ne oldu? Bunu daha yeni hatırlıyorsunuz. Ne aptallık! Yine de hiç sorun değil. Telefon edebilirsiniz. Ahizeyi kaldırıyorsunuz ve operatör size yanlış numara veriyor. Tekrar arıyorsunuz, yine aynı numara. Adamın biri sert bir şekilde sizi uyarıyor, bunun sizin hatanız olmadığını söylüyorsunuz, kısa bir tartışma oluyor ve siz bir aptal ve ahmak olduğunuzu öğrenerek şaşırıyorsunuz ve eğer bir daha arayacak olursanız!.. Ayağınızın altındaki buruşmuş halı sizi rahatsız ediyor ve size gelen bir mektubu getiren hizmetçinize azarlayan sesinizi duyuruyorsunuz. Mektup saygı duyduğunuz ve fikirlerine değer verdiğiniz bir adamdan. Mektubun içeriği o kadar övücü ki siniriniz yavaş yavaş geçiyor ve yerini, bu övgülerin yol açtığı hoş bir mahcubiyetin duygusu alıyor. Okumayı bitirdiğinizde artık son derece sevecen bir ruh hali içinde bulunuyorsunuz.

Özgür adamın bir gününü tasvir eden bu tabloya devam edebilirim isterseniz. Belki de abarttığımı düşünüyorsunuz. Hayır, bu, hayattan alınmış gerçek bir senaryo.

Bu, hem evindeki hem de dışarıdaki yaşamında iyi biri olarak bilinen bir adamın yaşamından bir gündü, aynı akşam kendisi tarafından da çağrışımsal düşünme ve hissetmenin canlı bir örneği olarak tanımlanmış olan bir gündü. Eğer diğer insanlar ve  şeyler, bir adamı kendi ruh halini, işini ve kendisini unutacak denli ele geçiriyorsa, özgürlük bunun neresinde bana söyler misiniz?

Kaynak: Gerçek Dünyadan Manzaralar  - G.I.Gurdjieff - Bilyay Yayıncılık
GIF Görseli: butteryplanet@tumblr


Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

0 yorum: