Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Saklı güzellikler - İnsanlığa Davet

By | Leave a Comment

Bugün burada hep birlikte toplandık. Çünkü dünyanın dört bir yanında duyarlı insanların üzüntülerini, kederlerini, uğradıkları haksızlıkları, hüsranları hissettik. Ağlamaktan ıslanmış yanaklarla yastıklara konan nice başlar gördük. Bu insanlar kendi sorunları için değil başkaları için ağlıyordu. Daha hayatında kendi için hiçbir şey yapmamış olanlar gördük. Yine de mutsuzlukları başkaları içindi. Bizler, ceplerinde beş kuruş olmayıp insanlık için çalışan, bu hizmetler onun profesyonel mesleği olmasına rağmen bunun için ücret talep etmeyen, bunu ayıp ve etik dışı görebilecek kadar ince ruhlu insanlar tanıdık. İçlerinde öyleleri vardı ki ciddi anlamda, gelecek ayları belirsizdi. Isınmıyor ama küçük lambası, hantal bilgisayarı ve sınırlı internetiyle dünyayı evinden aydınlatmaya devam edebiliyordu. Biz masa altlarında buz kesmiş nice ayaklar biliyoruz çubuk krakerle sabahlayıp da insanlığa ışık tutacak bir projeyi yetiştirmek için didinen yüreklere sahipler. Onlar yeri geldi arkadaşlarından ayrıldılar, çünkü hayat görüşleri örtüşmüyor, varlıkları onları doyurmuyor ve geliştirmiyordu. Bu insanlar deli gibi bir insanlığa hizmet çabası ve bitmek bilmeyen kaygı içindeydiler. Dünya anayı öyle çok umursadılar ki bir yerlerde kesilen ağaçlar için gözyaşları döktüler ve bunun için savaştılar. Bazıları bu yolda kalıcı ve ölümcül hastalıklara yakalandılar. Onlar sonraki nesiller için üzülüyor ve bir şey yapmak için ölüyorlardı. Bu savaş yüzünden çocuk doğuramayacak olanları vardı ve yine de dünyanın başka yerlerinde devletlerinin düşman olduğu başka halkların çocukları için endişe ediyorlardı.



Photograph Poppy field by Emilia Ungur on 500pxOnlar yaşadıkları toplumun ve çağın yüzlerce yıl ilerisinde bilinçlere ve pırıl pırıl yüreklere sahiptiler. Öyle ki, yalanın bile henüz hiç söylenmediği, kimsenin birbirine fiske bile vurmadığı bir galaksiye onları konduruverseniz oraya uyum sağlayabilirlerdi. Ve korkunç ve hiç alışılmadık bir yaşam türüne dahi sevgiyle yaklaşabilirlerdi. Onlar kendilerine manipule edilerek öğretilmiş tutsaklık ve rekabet dolu ego merkezli bilgiyle değil makrofelsefeyle donatılmış kalp gözüyle yaşam sürenlerdi. Dünya'da olup biten tüm olumsuzluklar bu hassas insanlara yapışıyordu. Herhangi bir yerde çekilen tüm acılar onların yüreklerini sızlatıyordu. Haber okuyamaz, film izleyemez ve eğlenemez oldular. Bir yerlerde ciddi sosyal, ekonomik ya da çevresel sorunlar varken hoş ve boş vakit geçirmeyi haketmişler miydi? Böyle bir duyarsızlığa, başıboşluğa ve rahatlığa sahip miyiz diye sorgulayıp durdular. İnsan olarak, kendini Dünya üstündeki en gelişmiş yaşam türü görüp hem de bir balık gibi yaşamayı kabul etmediler. Onları yeri gelip halsiz ve hasta düşüren bu derin empati yetenekleri aslında kıymetli bir Allah vergisiydi. Pek çoğu bunu bilmediler. Bu bazılarında zaman içinde karşı konulmaz bir öfkeye sebep oldu ve onları çevreleriyle ciddi bir geçimsizliğe itti. Giderek içine kapandı ve yalnızlaştı pek çoğu. Umutlar tükeniyordu ve tahammül sınırları çoktan aşılmıştı.

Onlar ki işçiye, çöpçüye selam verirler. Nerede eli yük dolu biri görseler yardım etmek isterler. Hani teyzenin korkmayacağından, amcanın terslemeyeceğinden emin olsalar Onları çantalarıyla eve bırakacaklar. Az önce sokakta hapşıran tanımadıkları o kıza "çok ve iyi yaşa" derler. İçlerinden. Şu köşe başında öpüşen iki çocuk gördü biri geçen gün. Rahatsız etmemek için kafasını çevirdi sandım. Meğersem ağlamış da onu saklıyormuş. Orada gördüğü sevgiden ve saflıktan ağlamış. O köşe başında, o kaldırıma Tanrı dokunmuş o akşam. Biz hepsini biliriz. Siz bu düzensiz ve çirkin dünyada yaradandan eser kalmadı sanırsınız. Unutuldunuz sanırsınız. Onlara biz ruhumuzu verdik, sevgimizi akıttık ki dünyaları güzelleştirsinler. Onlar kilometrelerce alanlık boş ve dikenli, kuru tarlalarda, yabanda açan narin gelinciklerdir. Yabanda ama narindirler. Biz hepsini biliriz.

love animated GIF
Kahvenin köpüksüzünü alan, yemeğin tazesini başkasına bırakan, ekmeğin sertini yiyen ve işlerin ağırını kendi yapanlar. Bunları neden yaptığınızı biz biliriz. Baktık ki çok yıpranmışsınız, gelir ve diyeceklerimizi deriz.

Bugün burada bu güzel insanlar için toplandık. Yabancı olanlar onları hissetsin, anlasın ve yaşasınlar istedik. Yalnız değiller. Birileri onları görüyor, onlar biliniyor ve seviliyorlar. Bu olumsuz bir yazı değil. Bu katı yüreklilere bir ilham olsun istedik. Güzel insanları daha da yüreklendirsin istedik. Burada oturup ağlayacaksak da bu üzüntüden değil, şükran, mutluluk ve sevinçten olacak.




Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

0 yorum: